Sağlıklı bir toplum ve sağlıklı kurumsal yapılar, bir amaçla başlar ve kazancı, o amaca veya o amacın elde edilmesiyle ortaya çıkacak, güzel bir yan ürüne ulaşmanın aracı olarak görür. Kar elde etme güdüsü, başarıların arkasındaki ateşleyici güç oldu her zaman. Ama tek güdü değildi.
Tarihin en büyük başarılarına baktığımızda mucitlerin gece yarılarına kadar çalışmasını sağlayan kıvılcımın, sadece bir kazanç elde etme isteği değil, aynı zamanda yüce bir amaçla hizmet etme arzusu olduğunu görüyoruz.
Motivasyon 2.0 işletim sisteminin ana bileşenleri olan şartlı ödüllerin birçok durumda etkisiz olduğunu gösteren bilim, ekonomik ve toplumsal ilerlemenin bugün ve gelecekte kaydedeceği yol için gerekli üst düzey, yaratıcı, kavramsal yetenekleri de öldürebileceğini kanıtlamış bulunuyor.
Bilim, yüksek performansın sırrının biyolojik güdülerimiz veya ödül-ceza güdümüz değil, üçüncü güdümüz, yani özümüzde bulunan kendi hayatımızı yönetme, becerilerimizi artırma ve geliştirme ve bir amacı olan bir hayat sürme arzumuz olduğunu gösteriyor.
Şirketlerimizi bu hakikatlerle aynı paralele getirmek çok kolay olmayacak. Eski fikirleri aklımızdan silmek zor, eski alışkanlıkları kırmak çok daha zordur. Bilim, içten içe bildiklerimizi doğrulamasaydı bu uçurumun kapanması konusunda daha umutsuz olabilirdik.
Fakat insanoğlunun belli bir dönem havucun arkasından koştuktan sonra sadece daha küçük, daha yavaş, burnu daha iyi koku alan atlar. olmadığını anladık. Bizler pasif ve itaatkar canlılar olarak yaratılmadık. Aktif ve girişken olmak üzere yaratıldık. Hayatımızın en zengin deneyimlerinin başkasının sizi onaylamasını beklerken değil, kendi sesimizi dinlerken, önemli bir şeyi iyi bir şekilde ve kendimizden daha büyük bir gaye uğruna yaparken yaşadık, yaşıyoruz.
Aradaki uçurumu kapatmak ve motivasyon ile ilgili anlayışımızı yirmi birinci yüzyıla taşımak, iş dünyası için gerekli bir hareket olmanın çok ötesinde bir öneme sahip. Bu insanlığımızın tasdikidir. Tekrar hatırlatmak gerekirse bir amaç peşinde gitmek doğamızda var. Bizler şirketlerimize hayat öpücüğü verebilir ve dünyamızı yeniden şekillendirebiliriz.