1- Öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Roman Rackwitz kimdir? Eğitim, deneyim ve hobilerinizi paylaşabilir misiniz?
Roman Rackwitz: Münih Almanya’da Uluslararası Ekonomi okudum. Sağlık sektöründe bir proje için Kongo, Afrika’da 1 sene çalıştım. Sonra 2009 yılında, Avrupa’daki ilk odaklı dedike oyunlaştırma ajansı olan Engaginglab “Full Service Oyunlaştırma Ajansı”nı kurdum. Burada şirketlere “doğru oyunlaştırma çözümleri” konusunda danışmanlık yapmakta ve oyunlaştırmaya çok yakın kurguları olan ciddi oyunlar, oyun tabanlı eğitimler ve simülasyon üretimlerinde de katkı sağlamaktayız. 2015 yılı başlarında yepyeni bir şirket daha kurdum: RACKSOCIAL. Oyunlaştırma bilgi birikimimi sosyal medya üzerinden oyunlaştırma kurguları ve etkileşimi yaratmak için kullanıyorum. Tüm yıl boyunca da oyunlaştırma üzerine sunumlar yapmak ve başka şirketlere yardım etmek amacıyla dünyayı dolaşıyorum.
2- Oyunlaştırmayı ilk ne zaman duydunuz? Ve sizce neden son dönemde bu kadar popüler bir trend haline geldi?
RR: İlk 2007 yılları başında, oyun gibi gösterilebilen durumlardaki potansiyeli görüp konuştuğumuzda adına “Motivasyonel Tasarım” demiştik. Bunu flat tasarım, material tasarım gibi bir trend olarak düşünebilirsiniz. 2010 yılı sonlarında oyunlaştırma kelimesini ve manasını duyunca aynı amacı daha detaylı kapsadığını gördüm ve resmi olarak kullanmaya başladım.
Geçtiğimiz yıl şirketlerin ve organizasyonların, işgüçlerini ve rekabeti yükseltebilmek için ve ayrıca müşterilerinin de bağlılığını sadece puan vererek değil daha uzun ve akılcı bir şekilde arttırmak için çözümler düşündük. Bu ihtiyaçlar, motivasyon ve eğlencenin arkasındaki bilimsel bazı mekaniklerle olabliyor. Örnek olarak, taleple değişen bilgiler, kişiselleştirilmiş ekranlar, anlık geri bilidirmler ve süreli öneriler gibi. Bu ancak çok başarılı bir oyunlaştırma yaklaşımı ile gerçekleştirilebilir.
3- Oyun ve oyunlaştırma, birbiriyle çok karıştırılan ama aslında çok farklı olan terimler. Siz en temelde nasıl ayırıyorsunuz?
RR: Oyunlaştırma , oyunları başarıya götüren disiplinlerin gerçek hayata entegre edilmesidir. Her şey oyunla ilgili olmayan içeriklerle ilgilidir. Tam ters açıdan bakış olarak da oyunlaştırılmış ne varsa mutlaka gerçek hayatta gerçekleşiyor olmalı.
Oyun ise benim açımdan, oyuncuların birbirleriyle etkileştiği, zeka faktörü barındıran ortamlardır. Açıklamak gerekirse oyun içinde olan oyunda kalır; ek olarak ciddi oyunlar gerçek hayattaki bazı zorlukları aşabilmemiz ve öğrenmemiz için kurgulanırlar. Burada oyuncular, oyunun elverdiği her şeyi özgürce ve hata yapmaktan korkmadan yapabilmekte, buradaki deneyimleriyle gerçek hayata dair birşeyler öğrenebilmektedir.
Oyun ve oyunlaştırma için fark ise oyunlaştırmada hayata dair herhangi bir şeyi transfer etme, aktarma, taşımaya gerek yoktur çünkü zaten hayatın içinde gerçekleşir.
4 – Almanya’da Almanca yayınlanan ilk oyunlaştırma kitabının iki yazarından birisiniz. Nasıl bir deneyim oldu ve bir yazar olarak bundan sonraki planlarınız neler?
RR: Benim için çok değişik bir deneyim oldu. Kitabın diğer yazarı benden daha bilimsel yazmamı istedi; çünkü kitabı akademik olarak konumlandırmak istiyordu. Ancak ben de daha çok normal ve pratik yollardan anlatmayı ve yazmayı seviyorum. Bence bu şekilde daha çok insanın ilgisini çekerek okumasını sağlayabilirsiniz. Sadece akademik alanda ilgilenen değil, ben herkese oyunlaştırmayı duyurmak istiyordum. Böylece bir sonraki kitabımın nasıl yazılacağı konusunda da bir fikrim var, sizin de olmuştur.
5- Günlük hayatınızda herhangi bir oyunlaştırılmış uygulama ya da web sitesi kullanıyor musunuz?
RR: “Nike+” uygulamasını kendime örnek oyunlaştırılmış uygulama tanımlaması yapabilmek için kullanıyorum. Onun dışında düzenli kullandığım ne yazik ki hiç olmadı.
6- Oyunlaştırmanın geleceği için ne düşünüyorsunuz? Sağlık gibi özellikle popülerleşeceği, odaklanılacak hangi sektörler olabilir?
RR: Bence çok geniş kapsamda bir çok şirkete yayılacak. Özellikle insan kaynakları departmanında işe alımdan verimliliğe kadar bir çok konuda denenecek. Şirketler, deneyimli çalışanlarının başka pozisyonlara ve şirketlere doğru yönlenmesini engellemek için katlanacakları maliyetler içine oyunlaştırmayı da ekleyecekler.
Pazarlama çözümlerinde de varolan müşteri bağlılığı programlarında başarısız oldukça, oyunlaştırmayı süreçlerine kapsamlı ya da ufak ufak entegre etmeye çalışacaklardır.
Büyük bir ihtimalle gelecekte herşey cep telefonu ve diğer akıllı cihazlar üzerinden takip edilebileceğinden etkilenecek ve davranışçılık gayet olumlu bir ekosistemde kullanılabilecek.
7- Türkçe ilk oyunlaştırma kitabı hakkındaki düşüncelerinizi de son olarak alablirmiyiz?
RR: Dünyadaki diğer ülkelerde oyunlaştırma fikrinin yaygınlaştığını görmek gerçekten heyecan verici. Umarım bu kitap çok değerli gözlemleri, gerçekçi disiplinlerin arka planda olduğunu aktararak gösterir.
Tavsiye isterseniz çok akademik olmayın derim. İnsanlar kendi deneyimlerini ve günlük hayatlarını oyunlaştırabilecek bilgileri edinebilsinler. İyi bir arkadaşınla bir kafede karşılaşmış gibi basit, yalın ve heyecanlı anlatmak gerekir. Doğal iletişim tarzımızı değiştirmeye hiç gerek yok ve aslında bu en iyisi.
Roman Racwitz
roman@engaginglab.com