Oyun diyince aklınıza neler geliyor? Çocukların sokak oyunları, telefonda oynadığımız dijital oyunlar, hatta tiyatro oyunları bile olabilir. Aslında bireysel olarak sizin oyuna yakın olduğunuz noktalar geliyor ve evet hepsi oyun. Ancak hiçbiri birbirinin aynısı değil aslında? Peki Türkçemizde oyun kelimesi ingilizcedeki hem play hem de game kelimesi yerine koyunca işler biraz daha karışmıyor mu? Bi de oyunlaştırma diye bir terim çıkardılar oyunlardan gerçek hayata dokunan nasıl ayıracağız? Buyrun oyun başlasın.
Oyunlaştırma Nedir ? (Play–Game–Gamification) Dilimizde “oyun” sözcüğü aslında birçok anlamı karşılıyor. Sahnelenen bir tiyatro eseri, küçük bir çocuğun kum ile oynaması ve tavla… Birbirinden bu kadar farklı olmalarına rağmen bu üç faaliyete de “oyun” diyoruz. Bunların bir ayrımı olmalı değil mi? İngilizcedeki “play” ve “game” sözcükleri burada bize yardımcı olacak.
“Play” herhangi bir kurala bağlı olmadan ya da kuralları rastgele belirlenen tatmin ya da eğlence etkinliklerini ifade ederken “game” kelimesi kuralları ve çerçevesi önceden belirlenmiş bir kurgu barındırır. Bu anlamda çocuğun kumda oynamasını “play”, tavlayı ise “game” kapsamında değerlendirebiliriz. Fakat yine de bu ikili ayrım, oyunları birbirinden ayırmamıza yeterli gelmeyecektir. Bu bağlamda, oyun sevgisini ve keşfetme arzusunu kendisine iş edinen Andrzej Marczewski, yaptığımız bu ikili sınıflandırmayı ileri taşıyarak bir vizyon geliştirmemize yardımcı olacak.
Marczewski, Game Thinking Spectrum adını verdiği sınıflandırma ile oyun ailesini tanımamıza yardımcı oluyor. Bu ailenin üyeleri birbirinden keskin çizgilerle ayrılmazlar. Bu nedenle amaca ve ihtiyaca göre birbirlerine dönüştürülerek kullanılabilirler. Bu ailede “oyuna” “game” ile açıklayabildiğimiz her şeyi örnek verebiliriz. Dijital oyunlardan fiziksel oyunlara, kutu oyunlarından kağıt oyunlarına kadar tüm oyunlar burada yer alır. Oyunsu tasarımları ise günlük hayatımızdaki göz kırpma, çöp kutusuna basket atma gibi davranışlar ile açıklayabiliriz. Ciddi oyunlarda eğlenceden uzaklaşarak amaca yönelik faaliyetlere doğru uzanıyoruz. Simülasyonlar, kazanıma yönelik eğitsel oyunlar, bilgi yarışmaları burada sınıflandırılıyor. Oyunlaştırma ise, oyun olmayan durumlarda oyun unsurlarından faydalanarak, belirli amaçlara yönelik bir hizmet sunuyor.
Örnek vermemiz gerekirse
Oyun ailesini ayırdıktan sonra bunların bir de yapım aşamaları var. Aslında oyun düşüncesi sadece oyun geliştirirken değil herhangi bir ürün geliştirirken de kullanılabiliyor. Mesela diş fırçalama cihazı ya da araba kullanım akıllı ev uygulamaları hatta yabancı dil mobil uygulaması. Burada da Stanford Üniversitesinden Amy Jo Kim’in geliştirdiği “Game Thinking Model” devreye girebilir.
Game Thinking is a proven innovation system that blends Game Design, Systems Thinking, Design Thinking, and Agile/Lean Practices into a potent recipe for accelerating innovation.
Game Thinking isn’t just for games. Teams who work in automotive, beauty, education, entertainment, finance, healthcare, manufacturing, & technology have launched successful products using Game Thinking.
Referans :
https://www.gamified.uk/gamification-framework/differences-between-gamification-and-games/amp/
www.gamethinking.io