Bernard Herbert Suits tarafından yazılan, Çekirge: Oyun, Yaşam ve Ütopya kitabı oyunları felsefi olarak tanımlayıp, incelemektedir. Bir kenara itilen, boş zaman aracı olarak görülen oyunlar bu kitapta alternatif bir oyun teorisi üzerinden anlatılır ve güçlü argümanlarla okuyucuya sunulur. Bu güçlü argümanlar akılcı düşünceyi reddederek oyuna dayalı bir yaşamın altını çizer. Bütün bunlar Çekirgenin Ölümünde anlattığı rüyayı, Kuşkucu ve Sağduyu’nun çözebilmesi için adım adım ilerlediği süreçte akıcı bir şekilde anlatılır. Unutmadan kitapta bizlere sunulan Çekirge, Ezop’un ünlü çekirgesinin ta kendisidir.
1. Bölüm: Çekirgenin Ölümü
Kış için müritlerinin tekliflerini, felsefesine göre yaşaması gerektiğini savunarak reddeder. Çekirge ölüm döşeğinde tekrarlayan rüyasını anlatır. Rüyasında; herkesin gerçek mesleklerini yansıtan bir oyun oynadığını anlatır. Bu hikâye ile Çekirge hayata gözlerini yumar.
2. Bölüm: Müritler
Kuşkucu ve Sağduyu, Çekirge’nin ölüm döşeğinde ve anlattığı rüyayı değerlendirmeye ve mantığını çözmeye çalışırlar. Bunun için Kuşkucu, Çekirge ile yaptığı konuşmaları Sağduyuya aktarır.
3. Bölüm: Bir Tanım Oluşturma
Çekirge, oyun tanımına farklı başlıklar altında ulaşır ve bunları Kuşkucuya tanıtır. Oyunlarda kullanılacak araçların yeterliliği ve doğru araç seçimi, kuralların amaçlara doğru hizmet ediyor olması, oyuncunun kurallar ile oyuna bağlılığının sağlanması olarak özetleyebiliriz.
Suits’in kendi tanımıyla, “Oyun oynamak, sonuca götürmede daha yeterli olanı yasaklayıp daha az yeterli olanı serbest bırakan ve yalnızca bu tür bir etkinliği olanaklı kıldığı için kabul edilen kurallara izin verdiği araç ve yöntemleri kullanarak belli bir duruma ulaşmaya yönelik bir etkinliğe girmektir.”
4. Bölüm: Aylaklar, Hilebazlar ve Oyunbozanlar
Kuşkucu, bazı oyunlar için prelusorik amacın önce gelmeyeceği yönünde itiraz eder. Örneğin satranç oyununun kurallarında son bir hedefi vardır ve bu da prelusorik amaçla ters düşmektedir. Çekirge satrancın prelusorik amaç içerdiğini savunur.
Kuşkucuya Satranç oyunu örneği üzerine Çekirge ona 3 tür oyuncu tanımlaması yapar. Aylakların kuralları izleyip amaçları izlemediğini, hilebazların ise amaçları izleyip, kuralları izlemediğini, oyunbozanların ise her ikisini de izlemediğini ve asıl oyuncuların her ikisini izlediğini belirtir.
5. Bölüm: Eve Uzun Yoldan Dönmek
Çekirge, Kuşkucuya oyun tanımını bir örnekle tekrardan açıklar. Bu örneğe göre Smith kısa ve manzaralı yol yerine uzun yolu tercih ediyorsa ve bir kural çerçevesinde ilerlemiyorsa bu bir oyun değildir lakin amacı gün batımından önce uzun yoldan eve varmaksa bunun bir oyun olacağı sonucuna varır.
6. Bölüm: Ivan ve Abdül
Kuralsız oyun olmayacağını savunur Çekirge, bunun üzerine Ivan ve Abdül’ün hikayesini anlatır. Bu hikâyede Ivan rakibi Abdül ile birbirinden farklı kurallarla oyunlar icat ettiler. Kurallara bağlı kalmak birinin kazanan olmasını belirlemesi ve kaybedenin rekabet isteğini kaybetmemesi onları sonsuz bir mücadeleye soktu. Bunun üzerine İvan, Abdül’e kuralsız bir ölümüne dövüş teklif etti. Sonradan farkına varacaktı ki bu kuralsız dövüşte aslında kurallarla çevrilmişti.
7. Bölüm: Oyun ve Paradoks
Suits, Aurel Kolnai’nin “oyunların paradoksal olduğu” savunması üzerine farklı bir bakış açısıyla yorumlamasıdır. Suits ise bunun bir paradoks olmadığını, oyuncunun kurallara uyarak, oyunu ciddiye alarak kazanmaya çalışabilir diye belirtir.
8. Bölüm: Dağa Tırmanış
Kuşkucuya göre Dağa Tırmanış kuralsız bir oyundur. Çekirge ise bunu; oyunların tek temelinin yarışma olmadığı, dağ tırmanışında oyuncunun zirveye kolay yoldan ulaşmayı reddedeceği ve hedefine doğanın kuralları çerçevesinde ulaşmayı hedeflediğini ele alır. Doğanın, dağcıya yansıttığı bu kurallar, dağcılık oyunu için kural kabul edilir.
9. Bölüm: Ters Dil
Kuşkucu, Çekirgenin tanımlamalarından sonra bazı oyun grupları için bu tanımım yetersiz olduğunu belirtir. Belirli bir role bürünülen oyunların (hırsız polis ve evcilik gibi). Bu oyunlarda kişi, roldeki kişiliği yansıtmaya çalışır.
10. Bölüm: Sinsi Porphyryo’nun İlginç Kariyeri
Kuşkucu, 9. bölümde sunduğu amacı bu bölümde anlattığı bir casusluk hikayesi ile desteklemeye çalışır. Sinsi, başarılı bir casustur. Bu işi rol oynamaktan zevk aldığı için yapmaktadır. Kendisine daha fazla rol verebilmek adına uluslararası sorunlara neden olur. Bu sorunlar ile Kuşkucu Ters Dil’i örnekler.
Çekirge konunun devamını ele alır ve Sinsi’nin casusluktan çıktığı, bir başkan sorununu taklit ettiği bir sonuç anlatır. Kendi başına kurguladığı sorunları, yine kendi başına çözmesi gerekmektedir. Çekirge, Sinsi’nin kendi rolünün özelliklerinin kuralları ve süreci uzatmayı hedeflediği bir oyunu oynadığını iddia eder. Böylece, oyun tanımına dahil eder.
Çekirge, hayatını roller ile çevrelemiş ve bu farklı rollere hayat vermiş Bartholomew’in hayatını anlatır. Hayatını rollerle oyuna çeviren bu adamın hayatı aslında Sinsi’nin yaptığı ile aynı olduğunu savunur ve bunun bir oyun olduğunu belirtir.
11. Bölüm: Açık Oyun
Çekirge, önceki 2 bölümde verdiği örneklemelerle hayali oyunları kapsamış ve açık oyun kavramına zemin oluşturmuştur. Rol oyunu oynamaya devam etmeleri için gerekli malzeme sağlanması ve rolün sınırları içinde hareket etmesidir.
Topu olabildiğince oyunda tutmaya çalışan masa tenisi oyunu örneğini anlatır. Bu anlatının üzerine Kuşkucu, açık oyunların etkin olmadığı konusunda itirazlarda bulunur.
12. Bölüm: Amatörler, Profesyoneller ve İnsanların Oynadığı Oyun
Kuşkucu, profesyonel oyuncuların kazanç için oyun oynamasını, bir oyun olmadığını iddia etmektedir. Çekirge ise bu ifadeye karşın yapılan etkinliğin her ne olursa olsun bir oyun olduğunu belirtir. Çekirge bu bölümde oyunu oynayan kişinin, bundan para kazanıyor olmasının onun bir oyun olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği kanısına varır.
13. Bölüm: Diriliş
Bernard Suits kendi yarattığı karakterlerle, kendisini yorumlamaktadır. Çekirge pastırma yazında dirilir. Yazar, oyunları incelediği felsefi yaklaşım üzerinden kendini değerlendirir.
Çekirgenin dirilmesiyle birlikte müritleri, Çekirgeden rüyasını çözümlemesini isterler.
14. Bölüm: Çözüm
Çekirge ilk bölümde sunduğu rüyasını çözmektedir. Kendi kurguladığı bir ütopyayı anlatmaktadır. Çekirgenin ütopyası, Kuşkucunun itirazlarıyla şekillenmekte, en sonunda çöküşe doğru gitmektedir.
Rüyası bu ütopyayla ilgilidir, ütopyası ile kurduğu teorisinin doğru olup olmadığını da değerlendirmektedir.
Gamfed Kitap Kulübü