Giriş
Çocuklarla çalışan profesyoneller ve özellikle ebeveynler için yazılmış bir rehber niteliğindedir.
Yazar, kendi deneyimlerinden yola çıkarak, çocukların zorlayıcı davranışlarını dönüştürmek için
hikâyelerin gücünden yararlanmanın etkili yollarını sunmaktadır. Kitabın temeli, çocukların
davranışlarını haftalık terapi seanslarından daha geniş bir çerçevede, günlük rutinlerine entegre
edilmiş destekleyici yaklaşımlarla iyileştirmeye dayanmaktadır. Özellikle aileleri bu sürece dahil
ederek, onlara çocuklarla nasıl daha iyi iletişim kuracakları konusunda pratik ve yaratıcı
yöntemler öğretmekte ve hikâyelerle çocukların dünyasına pozitif etkilerde bulunma imkanı
tanımaktadır.
Yazar, hikâyelerin çocuk üzerindeki dönüştürücü etkisini kendi oğlunda gözlemleyerek bu
yönteme olan inancını pekiştirmiş ve bu yaklaşımı daha geniş bir kitleye ulaştırmayı hedeflemiştir.
Kitapta, ailelerin ve eğitmenlerin çocuklarıyla olan ilişkilerinde hikâyeleri nasıl etkili bir şekilde
kullanabileceklerini detaylı olarak anlatmakta, hikâyelerin bilimsel temellerini ve psikolojik
etkilerini vurgulamaktadır. Ayrıca, çocuklarla vakit geçiren her bireyin hikâye yazabilir hale
gelmesi için gerekli bilgileri ve ilhamı sağlamak amacıyla yazılmıştır.
Kitap, hikâyelerin sadece eğlenceli olmakla kalmayıp, aynı zamanda eğitici ve terapötik bir araç
olarak nasıl kullanılabileceğini örnek hikâyelerle göstermektedir. Bu hikâyelerle çocukların
zorlayıcı davranışlarına yönelik çözümler sunulmakta ve ailelerin bu süreçte nasıl daha aktif rol
alabilecekleri konusunda yönlendirmeler yapılmaktadır. Yazar, kitabıyla ailelerin ve
eğitmenlerin çocuklarla daha verimli iletişim kurmalarını ve onların zihinsel, duygusal
gelişimlerine katkıda bulunmalarını amaçlamaktadır.
Modern yaşamın hızlı temposunda ailelerin ve eğitimcilerin, çocuklarla olan etkileşimlerinde
hikâyeleri kullanarak daha yavaşlamalarını, anı yaşamalarını ve çocukların hayal gücünü teşvik
ederek onların daha iyi bireyler olmalarına yardımcı olmalarını önermektedir. Kitap, aynı
zamanda hikâye anlatıcılığının ve yazmanın neden bu kadar güçlü bir araç olduğunu ve nasıl daha
etkin kullanılabileceğini derinlemesine ele almaktadır.
Hikaye ve Bilim
Bu bölüm, hikâyelerin iş ve günlük yaşamdaki rolünü ele alarak, hikâye anlatmanın bilimsel
temellerini inceler. Yazar, bir seminerde iş yerinde hikâye kullanımının güvenilirliği azaltıp
azaltmayacağına dair bir soruyla karşılaşır. Bu soruya cevap olarak, hikâyelerin manipülatif
olarak görülme riskine rağmen, etkili iletişim araçları olarak nasıl kullanılabileceğini tartışır.
Yazar, hikâyelerin temel özelliklerini ve “etkili hikâyeler” olarak adlandırdığı, dinleyiciler
üzerinde derin izlenimler bırakabilecek hikâyelerin yapıtaşlarını tanımlar.
Hikâyenin temel unsurlarını; bir ortam, bir olay örgüsü ve bir çözüm içermesi gerektiğini belirtir.
Hikâyelerin, tehlikeli veya zorlayıcı durumları aşan kahramanların yolculuklarını takip ettiğini ve
geniş temalara değindiğini açıklar. Yazar, anlatıların günlük konuşmalardan nasıl ayrıldığını ve
medya platformlarında nasıl yaygın olarak kullanıldığını anlatır.
Daha sonra, yazar hikâyelerin neden etkili olduğunu psikolojik ve nörolojik açıdan ele alır. Beynin
duygusal merkezi olan amigdala üzerinde durulur; bu merkezin tehdit, sıkıcılık ve karmaşıklık
algısına nasıl cevap verdiği açıklanır. Hikâyelerin, amigdala üzerindeki etkisi sayesinde insanları
etkileme ve ikna etme gücüne sahip olduğunu vurgular.
Kitapta ayrıca, hikâyelerin bilgiyi nasıl kalıcı hale getirdiği, hafızayı nasıl şekillendirdiği ve
insanları nasıl bir araya getirip topluluk duygusu yarattığı üzerinde durulur. Metin, hikâyelerin
eğitim, terapi ve sosyal bağlamda nasıl kullanılabileceğini detaylandırarak, hikâye anlatıcılığının
gücünü ve önemini vurgular.
Yazar hikâyelerin neden bu kadar güçlü olduğunu ve insanlar arasında nasıl bir etki bıraktığını,
bilimsel çalışmalar ve deneylerle destekler. Hikâye anlatmanın, dinleyicilerin bilinçli ve bilinçsiz
düşüncelerini nasıl etkileyebileceğini ve davranışlarını nasıl yönlendirebileceğini açıklar. Metin,
hikâyelerin sadece kültürel bir miras ya da eğlence aracı olmadığını, aynı zamanda güçlü bir
psikolojik ve eğitim aracı olduğunu sonuçlar.
Hikaye ve Aile
Yazar, çocukluğundan Pofidik Tavşan hikayesini ve büyük dedesinin Kore Savaşı’ndan dönüşle
ilgili aile hikayelerini hatırlayarak başlar. Bu hikayelerin, aile üyeleri arasında nasıl bir bağ
oluşturduğunu ve aile değerlerinin nasıl nesilden nesile aktarıldığını vurgular. Aile hikayelerinin
sadece geçmişi değil, aynı zamanda aile üyelerinin kimliklerini ve aile içi rollerini de
şekillendirdiğini belirtir. Ayrıca, hikaye anlatımının çocukların duygusal ve sosyal gelişimine nasıl
katkıda bulunduğunu, özellikle güvenli bağlanma teorisi çerçevesinde, çocukların güven
duygusunu nasıl pekiştirdiğini ve onları toplumsal ilişkiler için hazırladığını anlatır. Yazar, hikaye
anlatımının, çocukların zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olan önemli bir araç olduğunu ve
aile içindeki iletişimi güçlendiren temel bir unsur olduğunu vurgular.
Çocukların güven duygusunu nasıl pekiştirdiği ve onları toplumsal ilişkiler için nasıl hazırladığı
üzerinde durulur. Bağlanma teorisi çerçevesinde, hikayelerin çocuklar ve ebeveynler arasındaki
bağlanma kalitesini nasıl etkileyebileceği ve çocukların güvenli veya güvensiz bağlanma stillerini
nasıl geliştirebileceği tartışılır. Güvenli bağlanan çocukların daha bağımsız ve kendinden emin
oldukları, keşfetmeye daha açık oldukları belirtilir. Hikaye anlatımının, çocukların sosyal ve
duygusal becerilerini nasıl geliştirdiği, problemleri nasıl çözebileceklerini ve duygularını nasıl
yönetebileceklerini öğrendikleri vurgulanır.
Hikâyelerin, ilişkileri derinleştirme, duygusal gelişimi destekleme ve aile içinde güvenli bir bağ
kurma konusunda önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Ayrıca, çocuğun ihtiyaçlarını anlamak ve
onlara nasıl tepki verdiklerini gözlemlemek için bir fırsat sunduğu anlatılıyor. Güvenli bir
ortamda hikâye anlatmanın, hem çocuğun hem de yetişkinin yaşam deneyimlerini zenginleştirdiği
ve birbirlerine duygusal olarak nasıl tepki verdiklerini keşfetmelerine yardımcı olduğu
vurgulanıyor. Bağlanma teorisi çerçevesinde, hikâyelerin özellikle güvenlik ve bağlanma
temalarını içermesi, bu tür hikâyelerin çocukların psikolojik gelişimine olumlu katkılar
sağladığına dair güçlü argümanlar sunuyor. Özellikle, güvenlikle ilgili üç ana tema üzerinde
durulmuş: garantili güvenlik, güvenli ortamın ötesine geçme ve güvenliğe yönelik tehditlerle
yüzleşme. Her biri, çocuğun hayatta karşılaşabileceği zorluklarla başa çıkma yeteneğini
artırmada farklı yollar sunuyor.
Çocukların erken dönemlerinde güvenli bir şekilde bağlanmanın ve hikayelerin psikolojik ve
sosyal gelişimlerindeki rolü üzerine odaklanır. İlk olarak, “iç çalışma modelleri” kavramı
açıklanır; bu modeller, çocukların geçmiş ilişkilerinden öğrendikleri ve gelecekteki ilişkilerine
yön veren zihinsel rehberlerdir. Hikayeler, çocukların empati kurma ve “zihin okuma”
yeteneklerini geliştirmelerine yardımcı olur, çünkü karakterlerin iç dünyalarına derinlemesine
bir bakış sunar. Güvenli bağlanma, çocukların duygusal düzenlemeyi içselleştirmelerine,
dolayısıyla üzüntü durumlarında kendilerini sakinleştirebilmelerine olanak tanır.
Ayrıca, anlatım yeterliliği ve duygusal okuryazarlık gibi kavramlar üzerinde durulur. Bu
kavramlar, çocukların yaşadıkları olayları anlamlandırma ve duygusal olarak işleme
kabiliyetlerini ifade eder. Hikayeler aracılığıyla çocuklar, sosyal deneyimlerini genişletir ve insan
davranışlarının altında yatan sebepleri keşfederler. Hikayeler çocuklara sadece dil becerileri
kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda duygusal ve sosyal becerilerin gelişimine de katkıda
bulunur, onların daha zeki, anlayışlı ve uyumlu bireyler olmalarını teşvik eder.
Hikaye anlatımı, anlatıcı ve dinleyici arasında etkileşimli bir süreçtir; anlatıcı, dinleyicinin
tepkilerine göre hikayenin sunumunu ayarlayabilir. Bu süreç, özellikle ebeveyn-çocuk arasında
güçlü bir bağ kurulmasına yardımcı olur. Çocuklar ve ebeveynleri, hikayeler aracılığıyla duygusal
olarak tepki verir ve bu paylaşılan deneyimler, birbirlerinin duygusal tepkilerini ve sosyal
yargılarını daha iyi anlamalarını sağlar.
Hikayeler, çeşitli duygusal tepkiler uyandırarak çocukların duygusal okuryazarlığını
geliştirmelerine olanak tanır. Ebeveynler, hikaye anlatırken çocuklarına duyguları nasıl ifade
edeceklerini ve sosyal durumlara nasıl tepki vereceklerini öğretebilir. Ayrıca, hikayeler ebeveyn
ve çocuğa birbirleri hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı sunar, bu da ilişkilerini daha da
güçlendirir.
Hikaye ve Davranış
Hikaye anlatımının çocukların davranışları üzerindeki etkileyici ve dönüştürücü gücünü ele
alıyor. Hikayelerin çocukların zihinsel ve duygusal gelişimini desteklediği, aynı zamanda zorlayıcı
davranışlarını dengelemeye yardımcı olabilecek bir araç olduğu vurgulanıyor. Hikayeler, dolaylı
yollarla mesaj vererek çocukların değişim ve dönüşüm kapasitelerini artırabilir ve hatta onlara
zorlayıcı durumlarla başa çıkma konusunda yol gösterebilir.
Hikayelerin iyileştirici ve dengeleyici etkisi, özellikle belirli durumlarda davranışları dönüştürme
potansiyeline sahip olan “davranışı dengeleyici hikayeler” aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu
hikayeler, çocukların zor koşullarla başa çıkarken kendi iç güçlerini ve kapasitelerini
kullanmalarını teşvik eder. Hikayeler ayrıca, çocukların konsantrasyonunu ve hayal güçlerini
geliştirmek, pasif durumlardan aktif ve yaratıcı düşünce süreçlerine geçiş yapmalarını sağlamak
için de kullanılır.
Metinde, hikaye anlatımının çocukların davranışlarını anlama ve yönlendirme konusunda nazik
ve etkili bir yol olduğu belirtiliyor. Hikayeler, çocuklara doğrudan ders vermek ya da
davranışlarını dikte etmek yerine, onları hayal gücüyle dolu bir keşif yolculuğuna çıkarmayı
amaçlar. Bu yolculuk, çocukları kahramanlarla empatik bir bağ kurmaya ve çözümlere ulaşmaya
teşvik eder. Çocuk gelişimi ve pedagojisi üzerine yapılan çalışmalarda, çocukların davranışlarının çevresel bağlam ve ilişkilerle şekillendiği belirtilir. Bu, çocukların yaşadığı her türlü olayın neden ve
sonuçlarını anlamlandırmalarına yardımcı olmak için hikayelerin kullanılabileceği anlamına
gelir. Metinde, çocukların davranışlarının analiz edilmesi süreci detaylı bir şekilde incelenir. Örneğin,
bir çocuğun yağmurdan sonra dışarı çıkmak istememesinin ardında, bir solucan tarafından
korkutulmuş olması gibi basit bir neden yatabilir. Bu tür durumlar, çocuğun davranışlarının
altında yatan gerçek sebepleri keşfetmek ve uygun hikayelerle bu durumları ele almak için
fırsatlar sunar.
Çocukların davranışlarını etkileyen faktörlerin doğru bir şekilde anlaşılması için, çocuğun
fiziksel durumu, aile içi dinamikler, okul ortamı ve akran ilişkileri gibi birçok değişkenin dikkate
alınması gerektiği vurgulanır. Bu bilgiler ışığında, çocuklarla ilgilenen yetişkinlerin, çocukların
davranışlarını daha iyi anlamaları ve uygun müdahale stratejileri geliştirmeleri mümkün olabilir.
Ayrıca, zorlayıcı davranışları olan çocuklar için hikayelerin nasıl bir iyileştirici ve dengeleyici rol
oynayabileceği üzerinde durulur. Belirli davranışlar için hikayeler tasarlamak, çocukların bu
davranışları neden sergilediklerini anlamalarına ve bu davranışları değiştirmelerine yardımcı
olabilir. Hikayeler, çocukların duygusal ve bilişsel dünyalarına ulaşarak, onları daha sağlıklı
yollarla ifade etmeye teşvik edebilir. Çocukların zorlayıcı davranışlarıyla başa çıkmak için hikaye anlatımı yalnızca bir araç olarak kullanılmamalı, aynı zamanda çocuğun yaşadığı çevresel ve ilişkisel bağlamlar dikkate alınarak bütüncül bir yaklaşım benimsenmelidir. Çocukların davranışlarındaki değişikliklerin kalıcı olması için, ebeveynlerin ve öğretmenlerin sürekli katkı sağlamaları ve çocuğun gelişimine uygun desteklemeler yapmaları önemlidir. Ana odak, zorlayıcı davranışları dengelemek ve çocuğun genel iyiliğini desteklemek üzerinedir. Çocuklar üzerinde olumlu bir etki yaratmak için davranışların nedenlerini ve ortaya çıkış bağlamlarını dikkatlice analiz etmek önemlidir.
Öncelikle, bir çocuğun davranışını etiketlemek yerine, bu davranışın altında yatan sebepleri
anlamaya çalışmak gerekir. Örneğin, bir çocuk neden yağmur sonrası dışarı çıkmak istemiyor
olabilir? Belki de geçmişte yaşadığı bir olaydan ötürü korkuyor olabilir. Bu tür bilgiler, çocuğun
davranışını daha iyi anlamamızı sağlar ve ona nasıl yardımcı olabileceğimizi gösterir.
Metinde ayrıca, çocukların davranışlarını olumsuz etiketlemekten kaçınmanın önemi
vurgulanıyor. Çocuklar sık sık negatif etiketlerle yaftalandığında, bu etiketler kendilik algılarına
ve sosyal ilişkilerine zarar verebilir. Özellikle üstün yetenekli çocukların bile kendilerine
söylenen olumsuz şeylerden etkilenebileceği ve bu durumun performanslarını olumsuz yönde
etkileyebileceği belirtiliyor.
Bunun yanı sıra, davranışları yönetirken kullanılabilecek stratejilere değiniliyor. Davranışlar bir
hikaye aracılığıyla ele alınabilir ve bu hikayeler çocukların yaşlarına ve deneyimlerine uygun
metaforlar kullanılarak kurgulanabilir. Metaforlar, çocukların hayal gücünü harekete geçirebilir
ve onlara davranışlarının altında yatan duygusal temaları daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir.
Çocukların davranışlarını anlamak ve yönetmek için hikaye anlatımı, metafor kullanımı ve
etiketlemelerden kaçınma gibi çeşitli stratejiler kullanılarak bir bütünsel yaklaşım
benimsenmelidir. Bu yaklaşım, çocukların kendilerini daha iyi ifade etmelerini sağlar ve onların
sosyal ve duygusal gelişimine olumlu katkılarda bulunur.
Hikaye ve Anlatım
Hikaye anlatıcılığı sıklıkla canlı ve etkileşimli bir sunum şekli olarak algılanırken, hikaye yazarlığı
daha çok yazılı bir sanat olarak tanımlanıyor. Geribildirimde bulunan kişinin beklentisi, hikaye
anlatıcısının çocuklar gibi davranması ve fiziksel olarak etkileşimde bulunması yönünde olmuş;
bu, hikaye anlatıcılığının masal anlatıcılığı ile karıştırıldığını gösteriyor. Önerilen 3A modeli (Anlatma, Anlama, Araştırma) hikaye anlatımını daha etkili hale getirmek için bir yol haritası sunuyor. Bu model, hikayenin sadece anlatıldığı bir aktarım değil, aynı zamanda dinleyiciyle etkileşimde bulunulan, anlaşıldığı ve üzerinde düşünüldüğü bir süreç olarak ele alınmasını teşvik ediyor. Anlatma aşamasında, hikaye anlatıcısının dinleyicilerle fiziksel ve duygusal bir bağ kurması, onların tepkilerini gözlemlemesi ve buna uygun şekilde anlatımını şekillendirmesi önemli rol oynar. Anlama aşamasında, hikayenin içeriği ve mesajının, dinleyicinin yaş, duygusal olgunluk ve kültürel arka planına uygun olarak adapte edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Araştırma ise, hikayenin ve anlatılan karakterlerin motivasyonlarının daha derinlemesine incelenmesini ve bu bilgilerin hikaye anlatımına dahil edilmesini içeriyor. Metinde ayrıca, hikaye anlatıcılığının kişisel bir sanat formu olduğu ve her anlatıcının kendi tarzını geliştirmesi gerektiği belirtiliyor. Anlatıcının kendi benzersiz tarzını keşfetmesi ve geliştirmesi, dinleyicilerle olan bağlantısını güçlendirecek ve anlatımını daha etkili hale
getirecektir. Her hikaye anlatıcısının aynı tarzda veya teknikte olması beklenmemeli, bunun
yerine her birinin kendi tarzında uzmanlaşması teşvik edilmelidir.
Bu yaklaşım, hikaye anlatıcılığını bir performans sanatı olarak değil, aynı zamanda güçlü bir
iletişim ve öğretim aracı olarak konumlandırıyor. Hikaye anlatımı yoluyla, çocuklar ve yetişkinler,
karmaşık duygusal ve sosyal konuları güvenli ve etkileşimli bir ortamda keşfetme fırsatı bulabilir.
Hikâye anlatıcılığı ve yazarlığı arasındaki ince çizgileri anlamak, her ikisinin de benzersiz
yaklaşımlarını ve beklentilerini göz önünde bulundurarak daha etkili hale getirebilir. Özellikle,
hikaye anlatıcılığının sadece canlı performanslarla sınırlı olmadığı, aynı zamanda yazılı eserlerin
de büyüleyici bir anlatıya dönüşebileceği düşüncesi, bu sanat formunun çeşitliliğini ve derinliğini
vurguluyor.
Hikâye anlatımının “3A Modeli”, hikayelerle etkileşim kurma ve onlardan öğrenme sürecinde
kritik bir yol gösterici olabilir. Anlatma, Anlama ve Araştırma aşamaları, hikaye anlatımını sadece
bir eğlence aracı olmaktan çıkarıp, öğretici ve etkileşimli bir deneyime dönüştürüyor. Bu model,
çocukların hikayeler aracılığıyla duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmelerine olanak
tanıyarak, onların hem kendilerini hem de çevrelerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.
Özellikle, anlatıcının ve dinleyicinin aktif katılımını teşvik eden bu yaklaşım, hikayelerin çok
boyutlu etkilerini ortaya koyuyor. Hikayeler sadece dinlenmekle kalmaz, aynı zamanda
dinleyicilerin kendi yaşam deneyimlerine, korkularına ve arzularına bağlanmalarını sağlar. Bu da
hikaye anlatımını, özellikle çocuklar ve gençler için, kişisel gelişimlerine destek olacak güçlü bir
araç haline getirir.
Hikaye kartları, kelime oyunları, bilmeceler ve zeka oyunları gibi çeşitli araçlar kullanarak,
çocukların dil gelişimini, yaratıcılıklarını ve problem çözme becerilerini teşvik eden eğlenceli ve
etkileşimli bir yaklaşım sunuyor. Bu yöntemler, çocukların hikaye yapısını ve elemanlarını daha
iyi anlamalarına yardımcı olurken, aynı zamanda ebeveyn ve çocuk arasında güçlü bir iletişim ve
bağ kurulmasını sağlıyor.
Özellikle hikaye kartları ile çocukların kendi hikayelerini yaratmaları teşvik edilirken, kelime
oyunları ve bilmeceler aracılığıyla dil becerilerini geliştirmeleri hedefleniyor. Ebeveynlerin bu
süreçte çocuklarının liderliğini takip etmeleri, onların yaratıcılıklarını ve özgüvenlerini
desteklemeleri önemli bir nokta olarak öne çıkıyor. Çocukların korkutucu hikayelerle başa çıkmaları, gerçek dünya ile fantastik dünyayı ayırt etme yetenekleri üzerine de duruluyor, bu da çocukların eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesine yardımcı oluyor. Ebeveynlerin hikaye anlatırken kendi tarzlarını bulmalarının ve abartısız, doğal bir anlatım süreci geliştirmelerinin önemi vurgulanıyor. Bu sayede her ebeveyn çocuğuna en uygun ve en etkili hikaye anlatım yöntemini keşfedebilir.
Hikaye ve Deneme
Ebeveynlere, çocuklarının tercihlerine uygun anlatım tarzları bulmaları için pratik yapmaları ve
kendi özgün tarzlarını geliştirmeleri öneriliyor. Anlatılanlar, çocukların anlatım sırasında
gösterdikleri beden dili, göz teması ve heyecan gibi tepkilerine dikkat edilmesi gerektiğini
vurguluyor. Aynı zamanda, her çocuğun farklı anlatım tarzlarından hoşlandığı ve bu yüzden
hikaye anlatıcısının, yani ebeveynin, çocuğunun tepkilerine göre kendini ayarlaması gerektiği
anlatılıyor.
Örneğin, yazar kendi oğlu Altuğ’un aşırı teatral anlatımlardan hoşlanmadığını ve bu durumda ona
daha sakin ve doğal bir şekilde yaklaşmanın daha etkili olduğunu keşfettiğini paylaşıyor. Bu
bölüm, ebeveynlerin çocuklarıyla daha iyi bir iletişim kurmalarına yardımcı olmak amacıyla
yazılmış ve öneriler sunmuş.
Kitapta Yer Alan Örnek Metaforik Hikayeler
Hareketsiz Bukalemun Buki (4+): Bu hikaye, hareketsizlikten kaçınarak dış dünyanın keşfini
ve arkadaşlarla zaman geçirmenin keyfini vurgulamak amacıyla yazılmıştır. Buki’nin
macerası, çocuklara dışarıda oynamanın ve arkadaşlarla birlikte vakit geçirmenin önemini
anlatmak için tasarlanmıştır
Yerinde Duramayan Midilli Tonti (4+): Tonti’nin hikayesi, hareketlilik ile öz bakım arasında
denge kurmanın ve bakım süreçlerinin faydalarını anlamak amacıyla yazılmıştır. Çocuklara
öz bakımın önemini ve keşfetme ile dinlenme arasındaki dengeyi öğretmeyi hedefler.
Sabırsız Zebra Poly (4+): Poly’nin hikayesi, sabrın önemini ve aile ile geçirilen zamanın
değerini keşfetmeyi amaçlar. Zebra yavrusunun büyüme sürecini ve sabırla beklemenin
gerekliliğini anlatarak, çocuklara zamanla gelişimin doğal bir parçası olduğunu öğretir.
Kahverengi Böcek Betty (5+): Betty’nin hikayesi, yargılama ve zorbalıkla başa çıkmayı öğretir.
Görünüşe göre hüküm vermemenin ve birinin gerçek değerini anlamanın önemini vurgular.
Kıskaçlı Yengeç Kuky (5+): Kuky’nin hikayesi, fiziksel özelliklerin nasıl sorumlulukla
kullanılması gerektiğini ve zarar verici davranışların nasıl şefkatli çözümlerle üstesinden
gelinmesi gerektiğini öğretir. Bu, çocuklara zarar verici davranışların üstesinden
gelinmesinde yardımcı olmayı amaçlar.
Sıkılgan Maymun Manki (6+): Manki’nin hikayesi, dikkatsizliğin ve hoşnutsuzluğun
tehlikelerini anlatır. Çocuklara büyüklerin önerilerine dikkat etmenin ve çevredekifırsatları
değerlendirmenin önemini öğretir.
Tostos Fil Mambo (4+): Mambo’nun hikayesi, gücün sorumlu bir şekilde nasıl kullanılması
gerektiğini anlatır. Gücün yıkıcı değil, yapıcı şekillerde kullanılmasının topluluk içinde nasıl
olumlu etkiler yaratabileceğini vurgular.
Sessiz Araba Redy (5+): Redy’nin hikayesi, içine kapanıklık ve kendini ifade etme konusundaki
zorlukları ele alır. Zor zamanlarda öne çıkmanın ve önemli özelliklerini kullanmanın fark
yaratabileceğini gösterir.
Ağlayan Kız Maya (3+): Maya’nın hikayesi, ağlamanın yerine iletişim ve diğer sosyal becerileri
kullanmanın önemini vurgular. Eğlenceli faaliyetlere ve etrafa karşı duyarlı olmanın önemini
öğretir.
Uyumsuz Arp Lala (5+): Lala’nın hikayesi, iş birliğinin ve birlikte çalışmanın önemini anlatır.
Müzikal bir ortamda uyumun ve herkesin rolünün değerinin anlaşılmasını vurgular.
Hikaye Alıştırmaları
Hikaye alıştırmaları metni, çocukların farklı duygusal ve sosyal becerilerini geliştirmek amacıyla
tasarlanmış iki hikaye taslağını içerir. Her hikayede, karakterler ve onların maceraları üzerinden
çocuklara dersler vermek için metaforlar kullanılır. Aşağıdaki isimleri yer alan örnek şablonlar
sizin de Metaforik Hikayeler yazma serüveninizde yardımcı olması için düşünülmüştür.
Tekmeci Kanguru: Bu hikaye, altı ve yedi yaşındaki çocuklarda kavgayı ve saldırgan
davranışları azaltmayı hedefler. Kanguru, dövüşmeyi seven bir hayvan olarak metafor olarak
kullanılır. Hikaye, iki kangurunun önce dost olup sonra kavga etmeye başlaması, sonrasında
ise bir yangın sırasında işbirliği yaparak hayvanları kurtarmalarıyla ilerler. Bu deneyim,
kanguruların güçlerini olumlu eylemler için kullanmalarına yol açar.
Utangaç Serçe: Bu hikaye, utangaç bir kız çocuğuna özgüven kazandırmayı amaçlar. İki
serçeden biri cesur ve diğeri utangaçtır. Hikaye, utangaç serçenin, cesur arkadaşı olmadan bir
kediyi yavru kuşlara zarar vermekten caydırarak özgüvenini kazanmasını anlatır. Sonunda,
utangaç serçe kahraman olarak kabul edilir ve teşekkür olarak bir atkı alır.
Her iki hikaye taslağı da, çocukların sosyal ve duygusal gelişimine destek olacak öğretici temaları
işlerken aynı zamanda eğlenceli ve etkileşimli anlatım teknikleri önerir
Yazar, kitabı boyunca hikayelerle ilgili bilgileri ve deneyimlerini paylaşmış, okuyucunun
hikayelere bakış açısını genişletmeyi veya bilgi birikimini artırmayı hedeflemiştir. Ayrıca,
“Hikâyesiz Ülkenin Hikâyecisi” adlı hikayesinin devamını başka bir kitapta sunma kararı aldığını ve okuyucularını yeni hikayeler yazmaya teşvik ettiğini ifade eder. Son olarak, okuyuculara
iletişim bilgilerini vererek, hikayelerini kendisiyle paylaşmalarını önerir.
Instagram:
@nihalaltunsuzer
@metaforikhikayeleryazmak
Web sitesi:
www.nihalaltunsuzer.com
E-Mail:
metaforikhikayeleryazmak@gmail.co
Bu yazı Gamfed Türkiye gönüllülerinden Mehmet Yoğurtçu tarafından kaleme alınmıştır.