‘Olmadığın yere götüremezsin’
Fyodor Dostoyevski’nin dediği gibi, insanoğlunun varoluşunun gizemi yalnızca nefes almasında değil, uğruna hayatını sürdüreceği bir şey bulmasında yatar.
GamFed Kitap Kulübü olarak liderliğe “insanca” yaklaşan İnsan Odaklı Liderlik kitabının özeti ile karşınızdayız.
Bu kitap insan doğasının özüne inmiş, irdelemiş ve insanın varlığını sorgulamaktan başlayarak beynin işleyişine, bunun iş dünyasındaki yansımalarına kadar olan konuları bilimsellik ve ustalıkla incelemiş bir eser. Kitaptaki üslup oldukça akıcı ve eğer kendinizi fazla kaptırırsanız bazı bölümlerdeki yazıları Sinan Canan’ın sesiyle okuyabilirsiniz.
Birçok anlam kaybolup yerini otomatikleşen devrelere bırakırken 21. Yüzyıl ekseninde rakiplerinden farklı olmayı ve hayatta uzun soluklu yer almayı amaçlayan kurumlarla organizasyonlar da mutlaka kendilerine bir yön tayin etmeli… ‘Bindikleri dalı kesmemek’ adına ana üretim ve verimlilik kaynakları olan insana yatırım yapmaksa buradaki en öncelikli meseleleri olmalı.
21.yüzyılda kurumları, organizasyonları ve liderleri birbirinden farklılaştıracak en büyük meziyet, Bill Gates’inde dile getirdiği gibi, kendinden önce başkalarını yükseltebilenin değerini bilerek, kendini geliştirmekten geçiyor. Gördüğümüz gibi zaman severek evrilme ve sevgiyle eğitme, eğitilme zamanı.
Yarattığımız teknolojinin ve kurduğumuz medeniyetin kurallarının büyük kısmı aslında bizlerle uyumlu değil. Çünkü biz bu tercihleri yapıp bu icatları üretirken maalesef ‘insan aslında nedir?’ sorusunu sormaya pek fırsat bulamadık. Neticede tarihsel tercihlerimizin çoğunda insanı en erken ikinci planda değerlendirmeye alan bir yaklaşım benimsemiş gibi görünüyoruz. Halbuki önce insandan başlasak, önce insanın aslında nasıl bir varlık olduğunu bir daha bir daha sorgulasak, her şey çok farklı olabilir.
İnsanın ihtiyaçları değil istekleri sınırsızdır ve gerek bireysel gerek örgütsel ölçüde sınırsız istekleri karşılamaya kalkışmanın bedelini tüm tarih boyunca toplumların pek acı şekillerde ödediğini görürüz.
Bugün küresel resme baktığımızda iş tecrübesine ilişkin iki ana sorun görürüz.:
– Dijitalleşme sürecinde kurum ve organizasyonların var olma savaşı.
-Yeni dünya düzeninde insanın anlam arayışı.
Uzmanlara göre yeni dünyada hangi teknolojilerin var olduğundan çok var olan teknolojilerin kimler tarafından ve ne amaç uğruna kullanılacağı konusuna eğilmesi gerekiyor.
Disiplinler arası küresel bir çalışma raporlarında, insan odaklı çalışma ortamlarının uzun vadede kurum ve organizasyonların servis kalitesini, çalışan memnuniyetini ve yaratıcılığını arttırdığını söyleyen birçok araştırma sonucu da mevcut. İnsana yatırımın bireysel liderliği tetiklemesiyle beraber, insanların kendini daha dengeli ve zinde hissetmesine yardımcı olduğu bilimsel olarak tespit edilebiliyor.
İnsanların beklentilerinin yüksek olduğu bir ortamda mutsuzluğun gelişi kaçınılmaz olur.
Günümüzde dünya liderliği insanı motive etmek için var olan iki yoldan; sevgi ve korkudan, bilinçsiz olarak korkuyu tercih etmiş oldu. Halbuki sevgiyle yaklaşılan ve beslenen yapılar her zaman en iyi verimi sunar çünkü sevgi, maddedeki kaynakları bereketli hale getirir. Sevgi, gerçek anlamda bir varoluş halidir; her daim bütünleyici, kapsayıcı ve öğreticidir.
Kitapta araştırma odaklarını rekabet yerine sürdürülebilir verimlilik üzerine kurgulandığına vurgu yapılıyor. Sürdürülebilir verimliliği yüksek organizasyonlar içinde baskın olan kavramlar ise; yardımseverlik, bolluk, bütünsel huzur ve birlik.
Kitabın asıl konusunda ise 5 ortak liderlik prensibine, 8 öz niteliğe ve 8 farklı zihniyete sahip olduğu ispatlanıyor. Liderlik bilinenin aksine harekete dayalı değil, arka planda daha çok “varoluş” durumunu düzenlemeye ilişkin bir gerçekliktir.
Yeni çağda yeni liderlik davranış modelleri:
- Liderlik özel bir statü değildir.
- Liderlik kendinden başlar
- Liderlik eli, kalbi ve beyni birleştirir.
- Liderlik bağ kurumuna öncülük etmektir.
- Liderlik hayatı sürekli öğrenim fonksiyonuna dönüştürmektir.
Yeni çağ liderlerinin öz nitelikleri; gayret, cesaret, basiret, feraset, hayret, hikmet, merhamet, marifet
Konforu bozup ataleti yenmeden gelişim mümkün olamaz. Gelişim için gayret, gayret için bir NEDEN ve sonrasında da cesaret gerekir. Niyet, faaliyetin başlangıç noktasıdır fakat işin kendisi değildir.
Varoluş amacının farkındalığı ile gayrete gelen insan için cesaret adımları sonucunda artan basiret yeteneğinin getireceği doğal ferasetle tetiklenen hayret duygusunun zamansal neticesi olan hikmet ve ardından inşa edilmesi gereken merhamet, bu anlamda önemli bir tamamlayıcı basamaktır.
Son olarak kitapta yer alan birçok kıymetli tavsiyeden sadece biri olan tavsiyeyle bu ufuk açıcı kitabımızın yazısını bitirmek istiyoruz;
İleriye dönük olarak-yeni nesillere sevinç dolu tecrübeler yaratmak ve yeni jenerasyonlar yetiştirmek üzere lider, kurum ve organizasyonların mümkün olduğu kadar çok sayıda çalışanla kalıcı bağ kurmalarını ve insani öz niteliklerinden alacakları güç ile yaşayan birer örnek olmalarını tavsiye ediyoruz. Bu da 21.yüzyıl liderlerinin başarı ölçümlerinde en kıymetli husus olmalıdır…
“Ve her sıradan gün gibi nice mucizelere gebe bir gün..”
GAMFED KİTAP KULÜBÜ