” ÖZEL VE İŞ HAYATINIZDA DAVRANIŞLARINIZIN ARDINDA NELER YATAR?”
Hepimiz hayatımızı değiştirmek ve dönüştürmek istiyoruz. Ancak bunun nasıl yapılacağı konusunda elimizde çok da net veriler yok. Charles Duhigg’in “Alışkanlıkların Gücü ” kitabı bize birazda olsa alışkanlıklarımızı kullanarak değişim ve dönüşüm fırsatı veriyor. Kapak tasarımı ve rengi, kitabın kalınlığının yarattığı endişeyi biraz da olsun hafifletiyor.
Kitap, kapağında ki şu cümle ile diğer kitaplar arasından bir adım öne geçiyor.
” Özel ve İş hayatınızda davranışlarınızın ardında neler yatar?”
Gerçekten özel ve iş hayatımızda davranışlarımızın ardında neler yatar? Öğrenmek için kitabın ilk sayfalarını çevirdiğimizde, kitabın özeti diyebileceğimiz bir giriş yapıldığını görüyoruz. Geneline baktığımızda kitapta alışkanlıkları anlatırken, bilimsel çalışmalar ve gerçek yaşamlardan örneklerle zenginleştirdiğini görebiliyoruz.
Yazar alışkanlıkları 3 bölümde inceliyor.
1.Bireylerin alışkanlıklar
2.Başarılı Organizasyonların Alışkanlıkları
3.Toplumların Alışkanlıkları
Birinci bölümde, bireysel alışkanlıklara örnekler üzerinden değinmiş “Alışkanlık Döngüsü” nün ne olduğundan ve temel alışkanlık aşamalarının nasıl oluştuğundan bahsediyor. Alışkanlık oluşumunun nörolojik ve psikolojik temellerini de açıklandığı kitap bizlere yaşamı tasarlamaya yarayacak alışkanlık tasarımı örnekleri de sunuyor.
Böylelikle hayatınızı tasarlarken, hayatınıza dahil etmek istediğiniz alışkanlığınızı nasıl kurgulamanız gerektiğini keşfedebiliyoruz.
Yazar alışkanlık oluşumunun 3 aşamadan oluştuğundan bahsediyor.
1.İşaret
2.Rutin
3.Ödül
İşaretten bir alışkanlığın bilinç dışı ortaya çıkmasını sağlayan ses, ortam, koku, görüntü vb. uyarıcıları kastederken, rutin olarak bahsettiği ise, tekrarlanan ve artık yapılması için bilişsel olarak düşünce ya da çabaya gerektirmeyen davranışlar olarak aktarmaktadır. Ödül kısmında aslında davranıştan ziyade psikolojik anlamda ihtiyacı karşılayabilecek bir duygu, his ya da durum yaratmanın ödül olabileceğine değinmektedir. Neticede zaman zaman hepimiz maddi ödüllerle hareket ediyor gibi görünsek bile temelde psikolojik ya da duygusal ihtiyaçlardan kaynaklı hareket edebilmekteyiz.
Kitapta yazar kilit taşı alışkanlıklar olarak, zincirleme reaksiyon başlatma gücünü kullanarak, alışkanlık kazanma ve değiştirme için güçlü bir araç sunuyor. Kilit taşı alışkanlığı, öncesinde ve sonrasında yapılan davranışı tetikleyen, harekete geçiren bir işaret olarak tanımlarsak örneğin, uyanmak, yataktan kalkmak, yürümek, yemek yemek gibi alışkanlıklarımızı işaret olarak görüp sahip olmak istediğimiz alışkanlığı bu davranışların önüne ya da arkasına yerleştirme yöntemi ile yeni alışkanlık kazanmanın mümkün olabileceğini çıkartabiliyoruz.
Ayrıca aynı bölümün son kısmında değiştirmek istediğiniz alışkanlığınız için yazar bir yöntem paylaşıyor. Yazarın yöntemi ile alışkanlığımızda tespit ettiğimiz işaret ve ödül olarak belirlediğimiz davranış ya da duyguları değiştirmeden sadece rutinleri değiştirerek alışkanlık değişimi sağlayabilmekteyiz.
Kitapta, bir oda kokusu firmasının satışlarında beklenmedik düşüş sonrasında satışları arttırmak için kullanıcıların alışkanlık döngülerini inceleyip buna bağlı alışkanlık döngüsü oluşturup, hedef davranışa ulaştırması, tam da oyunlaştırmanın temel modellerinden kanca modeline iyi bir örnektir.
İkinci bölümünde yazar, şirketlerin alışkanlıklarını değiştirerek elde edecekleri potansiyel faydalardan ve önleyebilecekleri zararlardan bahsetmektedir.
Kitapta bir akademisyen olan Geoffrey Hodgson’un “Bireylerin alışkanlıkları, gruplarında rutinleri vardır.” sözünden bahseder. Yani rutinler alışkanlıkların organizasyonlardaki karşılığıdır. İş yapış akışları birileri tarafından belirlenmiş ve zaman zaman düşünmeden hareket etmemize sebep olan rutinlerdir. Bu da düşünmeden yaratmadan iş yapmasına neden olmaktadır. Hatta karar aşamalarında bu rutinler sıkıntı yaratabilir. Üst-ast ilişkisi ya da emir -komuta sistemleri gibi standart rutinlerin belirlenmiş olduğu işletmelerde can kaybına bile neden olacak hatalar yapılabilinir.
Örnek olarak bu konuyla ilgili iş güvenliğinde yapılan bir alışkanlık çalışması ile çalışanların kendilerine değer verildiğini hissetmelerine bağlı olarak verimliliklerinin artmasından bahsetmektedir. Buna benzer birçok örneğin yer aldığı kitapta küçükte olsa rutin değişikliğinin büyük etki yaratacağı üzerinde durmaktadır.
Yazar, alışkanlık tasarımının en can alıcı kısmının, rutinleri belirlemek ve sürdürülebilir olmasını sağlamak olduğunu ve bunun en önemli noktasının irade alışkanlığı oluşturmakta yattığını aktarmaktadır.
Ayrıca, önceden zorlukları tespit edip ona göre aksiyon almanın önemi üzerinde duran yazarımız, bunu Starbucks örneği ile açıklamaktadır. Starbucks çalışanlarının rutinler üzerinden eğitildiğini hatta olumsuz durumlar için de aksiyonları rutin haline getirdiklerini aktarmaktadır. Böylelikle mutsuz bir müşteri geldiğinde LATTE tekniği ile (İngilizce karşılıklarının baş harflerinden oluşarak: Müşteriyi dinle, şikâyeti kabul et, sorunu çözmek için harekete geç, ona teşekkür et, sonra da sorunun neden kaynaklandığını açıkla) müşteriyi kazandıklarından bahsetmektedir.
En ilginç tarafıysa davranış bilimcilerin kişilerin alışkanlıklarını kullanarak yaptığı pazarlama çalışmaları, mesela marketlerde neden öncelikle sebzeler var ya da sevmediğiniz bir şarkıyı nasıl dinler hale gelebiliyorsunuz tüm bunların gizemini çözüyoruz bu kitapla birlikte.
Son bölümdeyse, sosyal alışkanlıkların nasıl oluştuğundan ve aslında sosyal olayları ateşleyen işaretlerin zayıf bağlarla ve mahalle baskısı diyebileceğimiz etkiler nedeniyle ortaya çıktığını aktarmaktadır. İnanmadığımız bir konuda toplum etkisiyle nasıl inandığımızı öğrendiğimizde şaşıracaksınız.
Kitapta en vurucu noktalardan biri olan ” Alışkanlıklar aslında hiçbir zaman yok olmaz, beynimizin yapılarına şifrelenmiş halde beklerler.” cümlesi bizi korkutuyor olsa da iyi tasarlanmış alışkanlık döngüsü ile daha bilinçli başlayıp sonrasını beynimize ve bedenimize bırakmak yeterli gibi görünüyor.
Özetle, hayatımızı, çalıştığımız ortamı ya da toplumu değiştirmemiz temelde alışkanlıklarımızı tasarlamamızla mümkün gibi görünüyor. Sadece “Alışkanlıkların Gücü” kitabında yazarın bahsettiği gibi tasarım süreci zor ama imkânsız değil. Sağlayacağı fayda göz önüne alındığında bu çabaya değer gibi görünüyor.
Kitap Kulübü