Gamfed Türkiye Kitap Kulübü Sunar: Sanal Toplum : Metaverse ve İnsan Deneyimin Yeni Sınırları : Herman Nabula

Bu kitap günün birinde bedensiz bir insan tarafından okunacak. Bu bedensiz okura “meta-insan” denilecek. Meta insanlar aynı zamanda bizim de sanal suretler-avatar’larla geçici olarak bağlanabileceğimiz “meta evrenler” içinde varolacaklar. Bu “metaverse” denilen sanal alemlere geçici bir heves ve sadece video oyunların oynandığı bir eğlence ortamları gibi yaklaşmak oldukça sınırlı ve gerçekçi olmayan bir bakış açısı olur.

Ben çocukken dijital oyunlar bu dünyada ulaşabilir ve deneyimlenemez bir çok şeyi öğretti. Narnia Günlükleri önce kitabını sonra oyununu oynarken şu anki yaratıcılığımın kökenleri atmış olabilirim. 

Zengin sanal platformlar ve toplumlar aslında dünyadaki yaşamımızın yerini almayacak onu zenginleştirip geliştirecek aynı matbaa’nın icadı ya da bilgisayarların hayatımıza girmesi gibi. Bu insanlık tarihinin dönüm noktasına Matrix, Spielberg’in Ready Player One, Avatar gibi popüler Hollywood filmlerindeki giib bu dünyadan komple kopup sanal alemde yaşayacağımızı düşüünyorsanız oldukça yanılıyorsunuz. 

En eski uygarlıklarda da öte alemlere ihtiyaç vardı. Varolan bu dünyamız hep anlam açısından eksik görülür ancak hikayelerle ve inanç sistemleriyle insanlara ölüm sonrası dünyalarla bu dünyaların ilişkileri kurulurdu. Günümüzde Göbeklitepe’de yapılan anıtlar 2-3 kuşak boyu geliştirilmiş ancak ölüm sonrası yaşam için anıtlar olarak okunmaktadır. Mısır piramitlerinin yapım süresi 4-5 kuşak geçmesini göstermiş burada da çalışanların morivasyonu öldükten sonra da çalıştıkları eşyaların onlara verilmesi ve bu büyük piramitlerde yer verilmesiydi.

Bu öte-alemler kaçmaya çalıştığımız gerçekliklere alternatif geçici olgular değil tam aksine gündelik hayatımıza anlam katan ve zenginleştiren geçiş kapılarıdır, tıpkı Göbeklitepedeki taş anıtların göğe açılan yükselişleri gibi. 

“Mitler tüm insalığın medeniyetlerine bakılmaksızın tek değişmezi.”  J.F. Bierlein 

En verimli sanal dünyalar bilincin kendini gerçeklemesi yolunda en iyi zihinsel spor salonları olacak. Sanayii devrimiyle gelen üretim fazlası için “ölene kadar çalış” mentalitesi “kendini gerçekleme için çalış” olacak. Oyunlar şuan bir gelir getirmese de bu anıtlardan piiramitlere gelen kendimizi gerçekleme yolundaki alternatif dünyaların ön denemeleri gibidir. Oyunları da ne yazıkki yanlış yorumladığımızdan tümüyle zararlı görmekteyiz. Oysaki gelin bir zombie öldürme oyununu “kendini gerçekleme” açısından ele alalım “ öldürme simülasyonları “olarak değil. Daha çok zombie öldüren gerçek hayatta da katilliğe en yakındır oldukça sığ ve hem teknolojiye hem de insanı anlamaya uzak bir yaklaşımdır. Hiç bir akademilk araştırma bu niyetle yola çıksada tutarlı bir korelasyon ve ilişki bulamamış, hatta bu tarz ateşli oyunları oynayanların daha şiddet meyiliinden önceki hallerine göre uzaklaştığı önerileri bile var.Özetle zaten katil olacaklar bu oyunları oynayınca katil olmuyorlar, aslında bu oyunlar insanların içsel motivasyonunu ve gerçek hayattaki eksikleri kapatıyor. Örnek vermek gerekirse zombi öldürme oyununu Özgür olmak ( istediğin zombiyi öldürebilmek) , yeterlilik ve uzmanlaşma (silahlar ve yöntemlerle daha çok ve hızlı öldürme) , yaratıcılık (öldürme yöntemlerinde ve oynayışta değişikier denemek ve bağ kurma (zombileri kurtardığınız diğer oyuncular ve uzmanlığınızla onlara hava atmak olarak düşünmek gerekmekte. 

Sanal dünyalar şuanda gerçek dünyadan kaçış ve direk ilişkili olmayarak hayal ediliyor. Ready Player One ve Avatar filmlerindeki gibi. Oysaki bu dünyadan kopmadan bu dünyayı geliştşrecek tamamlayacak deneyimler olacak. Şuanda internete ve donanım altyapısı izin vermese de Decentraland ve Roblox gibi platformlar milyonları bir araya getirip aynı anda sosyalleşebilme, konser izleme ve üretim yapabilme fırsatı sunmakta. Burada Minecraft’ın bu performans sorununu müthiş bir zekalıkla 8 bit görellerle yendiğini de paylaşmadan geçemem. Ancak bu sanal dünyalarla gerçek dünyamızın ilişkisi nasıl olmalı? Örnek verecek olursak her salı günü Antik Atina’da Zeus Olımposa inse ve bazı kurallar söylese bir çok kişi hoşnut olmaz ve başka Tanrı arayışlarına geçerdi. Bu sanal alemler gerçek dünyamızı ezmemeli, onları tamamlamalı ve geçişkenliği olmalı. Örnek olacak şekilde bir ev ya da araba alıyorsanız ev ile bir yılbaşiı partisi verme simülasyonuna ya da bir araçla VR ile o anda bir kazayı deneyımlebilmeniz ve sonrasında hemen satın almaya gerçek dümnyada devam etmeniz gerekmekte. Aynı şuanda bir alıvşeriş sırasında kredi kartımızı kullanıp sonra hesaptan çekilesiye kadar bekleyip sonra teşekkür ederek gerçek hayatımıza devam ettiğimiz gibi.

Böylece Meta-evrenleri ve gerçek dünyamızla ilişkisine göre KArdashev’in medeniyet ölçeğine benzer şekilde 3 modelde inceleyebiliriz : 

1.Seviye Sanal Toplum : Diğer gerçekliklerin bu dünyadan koparak deneyimlendiği tamamlayıcı bir ortam. 

2.Seviye Sanal Toplum : 10-20 yıl içinde göreceğimiz metaverse giden dünyada kendi ekonomisi ve gerçek dünyaya direk etkisi olan sosyo ekonomik dünyalar. Burada yine asıl önemli olan gerçek dünyadır ancak sanal toplumdaki tüm zamanların karşılığı ve anlamı vardır. Örnek verecek olursak bir araştırma için protein molekulerlerinden kutular yapacak ya da bir oyunda çok önemli bir  ejderhayı öldürme bossfight katılacak ya da bir silahı yükseltmek operasyonlarını emek ve zamanınızla yaparak oyun parası kazanacaksınız ama o GameFi benzeri teknolojiyle gerçek hayatta da size para olacak. 

3.Seviye Sanal Toplum : Çok sayıda gerçek insanın ve yardımcı yapay zeka unsurlarının canlı bir şekilşde birlikte yaşayabildiği toplumdur. Gerçek dünya ile ilişkisi gecişken değil ancak gerçek dünyadaki ihtiyaçları da tümüyle karşılayan fiziksel yemek,uyku gibi fiziksel sınırları olmayan bir sanal dünyalardır burada da sanal alemler arası geçişler olacak Warcraft oynarken birden avatar değiştirip derse girmemiz gibi ekran kapatmak yerine avatarımızı değiştireceğiz. 

Öte-insana doğru gidecek nesiller biz değil çocuklarımız ve torunlarımız olacak. Ancak hem günümüz internetteki bir çok güvenlik ve zorbalık sorunlarını bu öte evrene taşımamalı, hem de insan olduğumuzu inançlarımız ve birden farklı dünyalarla etkileşimde olmamız gerektiğini unutmamalıyız. Bu dünyalar arası her gece aslında kontrolsüz bir geçiş modelimiz var adı da rüyalar gelecekte ise bu rüyaları biz kendi faydamız için tasarlayacağız. 

Bu yazı Gamfed Türkiye kurucusu Ercan Altuğ Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.

İlgili Makalelerimiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir