- Her şeyden önce, bu görüşmeyi yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kevin Werbach kimdir; bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz eğitiminiz, işiniz ve hobileriniz gibi?
Wharton’daki Pennsylvania Üniversitesi, İşletme Fakültesi’nde profesörüm. Hukuk mezunuyum ve daha önce ABD Federal İletişim Komisyonu da dahil olmak üzere çeşitli işlerde çalıştım. Aynı zamanda 2008 yılında Başkan Barack Obama seçildiğinde onun Geçiş Ekibi’nde yer aldım. Yeni çıkan teknoloji trendleri ve bunların iş hayatına etkileri üzerine araştırmalar yapıyorum. Oyunlaştırma dışında genişbant ve kablosuz teknolojilerden, Paylaşma Ekonomisi ve Büyük Veriye kadar uzanan konularda çalışıyorum. Boş zamanlarımda (bilgisayar oyunları oynamadığım zamanlarda) iki çocuğumla beraber bir şeyler yapmayı, vejeteryan yemekleri pişirmeyi ve Amerikan futbolu seyretmeyi seviyorum.

2. Oyunlaştırmayı ilk ne zaman ve nasıl duydunuz? Neden “oyunlaştırmanın” son birkaç yılda sıkça telaffuz edilen bir kelime haline geldiğini düşünüyorsunuz?
Uzun zaman önce dijital oyunların etrafında gelişen hayat dolu topluluklar ve platformlarla ilgilenmeye başladım. Oyun araştırmaları üzerine çalışan akademik bir grupla beraber devasa çok oyunculu çevrimiçi bir oyun olan World of Warcraft oynamaya başladım, ki bu beni oyunların kişisel ve işle alakalı hedeflere ulaşma konusunda ne kadar güçlü araçlar olabileceği konusunda daha da heyecanlandırdı. Oyun ve oyun dizaynı konusuna daha çok eğilmeye başladım; büyüleyiciydi, ama işletme bölümlerinde okuyup öğrettiğimiz cinsten sorularla net bir bağlantısı yoktu. 2010 yılı civarında oyunlaştırma tanınan bir iş uygulaması haline gelmeye başladı. Son birkaç yılda gelişmeleri takip ettiğim üzere; bizim şu an oyunlaştırma olarak adlandırdığımız şeyin uzun süredir firmalarda yapıldığını, sadece buna verilecek bir isimimiz olmamış olduğunu fark ettim. Bence dijital oyunların benimsenme, finansal başarı ve kültürel etki bakımında doyma noktasına ulaştığı bir zamanda ve yazılım platformlarının oyunlaştırmayı iş hayatına aktarabileceği bir dönemde çok konuşulan bir kelime haline geldi.
3. Oyun ve oyunlaştırma oldukça fazla üst üste binen iki kelime. Bunları nasıl ayırıyorsunuz? Nasıl açıklıyorsunuz?
Oyunlaştırma aktiviteleri daha bir oyun haline getirme sürecidir. Yani tanımı gereği, oyunlardan farklıdır. Oyun içine girilen, çok boyutlu bir tecrübedir. Oyunlar genellikle zorlu bir görev içeren bir oyuncu deneyimidir; içinde geri bildirim, hedefe yönelik bir yolculuk, psikolojik katılım ve eğlence barındırır. Oyunlardan alabileceğimiz dizayn tekniklerini ve elementleri başka bağlamlarda deneyimler yaratmak için kullanbiliriz. Bunları oyunların kendilerinin deneyimini zenginleştirmek için bile kullanabiliriz. Örneğin, hemen hemen bütün oyun konsollarında oyunlara meta katmanı şekilde puan ve ödül ekleyen bir başarı sistemi vardır.
4. Coursera üzerinden online olarak alınabilecek oyunlaştırma hakkındaki en iyi içeriklerden birine sahipsiniz. Bana bu MOOC (Devasa Açık Çevrimiçi Ders) hikayesini anlatabilir misiniz? Ayrıca Türkçe dahil olmak üzere birçok dili destekliyor. İnsanlarla bağlantınız ve entegrasyonunuz nasıl?
Benim üniversitem en büyük MOOC platformu olan Coursera’nın ilk üyelerinden biriydi. 2012 yılında bunun üzerinde bir ders düzenleyen ilk hocalardan biri olmak için gönüllü oldum. O dönemde oyunlaştırma hakkında hiç ders yoktu, o yüzden her şeyi sıfırdan yaratmak zorunda kaldım. Dersi hazırlarken bir yandan da oyunlaştırma alanını organize edecek bir yöntem ürettim. Bu ders benim Wharton’da girdiğim oyunlaştırma derslerinin ve For the Win (Kazanmak İçin) adlı kitabımın temelini oluşturdu. Sanırım bu MOOC’un daha etkili olmasına yardımcı oldu, çünkü halihazırda var olan bir dersi sadece online formata çevirmiyordum. MOOC’un herbir oturumundaki onbinlerce öğrenciyle tek tek iletişim kuramasam da, bu deneyimi kişisel ve cazip kılacak değişik teknikler kullandım. Geriye dönüp baktım da, ben aslında farkında olmadan oyun dizayn teknikleri kullanıyormuşum! Diğer bir unsur ise, bir MOOC’da öğrenciler için en güçlü kaynak hoca değil, diğer öğrencilerdir. MOOClar hala öğrenim araçları olarak potansiyellerini sınırlarına bile yaklaşmadılar, ve benim dersimi yarattığımdan beri deneyimin iyileştirilmesinde ciddi bir evrimleşme ve gelişme gördük.

5. Oyunlaşmanın devamlılığı hakkında bir sorumuz var. Uzun süreli motivasyon bir hayli zor sağlanıyor. Bunu fitness ve sigarayı bırakmanın oyunlaştırılmasında da gözlemleyebiliriz. Klout ve Foursquare gibi uzun süreli oyunlaştırma kullandıktan sonra bırakmış olan örnekler verebiliriz. Ayrıca Khan Academy, Classdojo gibi oyun platformları kullanan bazı öğretmenlerle konuştuğumuzda, motivasyonun her hafta daha da düştüğünü söylüyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz ve sizce insanların motivasyonu uzun süreli olarak nasıl yüksek tutulur?
Oyunlaştırma için insanların katılımını devamlı halde tutmak çok zorlu bir iş. Her zaman oyunlaştırmayla ilgilenen kişilere hedeflerini belirleyerek ve bu hedeflere ulaşmak için doğru teknikleri kullandıklarından emin olarak başlamalarını söylüyorum. Her şey insanların uzun bir zaman dilimi boyunca motive olmalarını gerektirmez. Eğer sadece insanların hizmetlerinizi denemesini istiyorsanız, doğaları gereği katılımı devamlı halde tutan oyunlaştırma teknikleri kullanmanız gerekmeyebilir. Bununla birlikte, pek çok durumda motivasyonun devamlılığını sağlamak önemlidir. Bunun için zaman içinde evrimleşen bir kullanıcı deneyimi yaratmak çok önemlidir; ya da en azından evrimleşiyormuş hissini veren bir deneyim. Aynı ödüllendirme çevrimi bir süre sonra sıkıcı hale gelir. Ek olarak, psikolojik araştırmalardan biliyoruz ki ödülleri sürekli olarak arttırmaya hazırlıklı değilseniz, katılım devamlılığını sağlamanın tek gerçek yolu içsel motivasyondan geçer. Oyunlaştırma sistemi oyuncuların psikolojik ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde dizayn edilmeli, kişisel veya iş hedeflerine bağlanmalıdır.
6. Günlük hayatınızda herhangi bir oyunlaştırma uygulaması, internet sitesi ya da süreci kullanıyor musunuz?
Oyunlaştırılmış sistemler için bakınma zahmetine girmiyorum. Bununla birlikte, online servislerde, özellikle de sağlık ve e-öğrenim araçlarında o kadar yaygın hale geldiler ki, bugünlerde oyunlaştırmadan kaçınmak zor! Genellikle daha çok oyun dizaynlarındaki daha derin olan prensipleri ve stratejileri uygulama üzerine yoğunlaşıyorum, çünkü bu konseptler hayatta hemen her şeye uygulanabilirler. Oyun dizaynından edindiğim önemli derslerden bir tanesi farklı tarzda oyuncuların olduğu ve etkili oyunların bu oyuncuları farklı şekillerde motive edebildiği. Ben World of Warcraft oynarken oyuncuya karşı oyuncu çarpışmalarından nefret ediyordum, ama sanal satış evinde para kazanmak için stratejiler geliştirmeye bayılıyordum. Entellektüel olarak ilgi çekici gelen zolu işlerden hoşlanıyorum, fiziksel veya ruhsal aktivite içerseler bile. Bir başkasının üzerinde işe yarayan günlük hayatta kullanılacak bir oyunlaştırılmış araç benim için motive edici olmayabilir, ya da tam tersi.
7. Oyunlaştırmanın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Hangi kategoriler fitness gibi popüler olacak?
Geçen iki yıl boyunca oyunlaştırmanın uygulanışında çok ciddi bir büyüme gösteren iki alan sağlık ve öğrenim oldu. Aşağı yukarı tüm dijital sağlık ve zindelik sistemlerinde şu an oyunlaştırmanın bazı yönlerini kullanılıyor. Bu alanda daha fazla büyüme fırsatları medikal uygulamalarda bulunuyor; ilaç ve tedaviye riayet etmenin iyileştirilmesi, sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini teşvik etme ve beyin fonksiyonlarını iyileştirmek için oyunsal aktiviteler gibi. En büyük büyüme alanı eğitimde olacak, çünkü bu son derece geniş bir alan. Öncelikle örgün eğitim sistemi var; ilkokuldan üniversiteye ve meslek okullarına kadar, ama bundan daha da büyük bir Pazar kurumsal eğitimler ve yaşam boyu öğrenim için mevcut. MOOC derslerini alan kişilerin çoğunluğunun üniversite diploması var mesela. Duolingo dil öğrenimi ve programlama öğrenimi CodeAcademy gibi olağanüstü oyunlaştırma başarıları görüyoruz. U anda dünyanın işleyişinde öğrenme hiçbir zaman bitmiyor. Oyunlaştırma bence önümüzdeki yıllarda popüler hale gelecek olan yeni dijital öğrenim platformlarında daha da büyük bir pay sahibi olacak.
8. Son olarak, ilk Türk Oyunlaştırma kitabı hakkında ne düşünüyorsunuz ve bizler için yazar olarak önerileriniz nelerdir?
Dünyanın her yerinde oyunlaştırmaya ilgi duyuluyor. 170’ten fazla ülkeden MOOC dersimi alan öğrencim oldu, ve kitabım For the Win (Kazanmak İçin) şimdilik altı dilde basıldı (Türkçe bunlardan biri değil hala!). Ama hala alanın global gelişimi için ilk zamanlardayız. Yeni ülkelerde oyunlaştırma üzerine daha çok materyale kesinlikle gerek var. İnsanla ilişkili her uygulamada olduğu gibi, oyunlaştırmada da sosyal ve kültürel normlar dikkate değer. Söylediğim gibi, oyunlar insanları birçok değişik şekilde motive edebilir. Yani, Türk okurlar için beklentileri, kültürel referans noktaları ve diğer faktörler açısından nelerin en iyi şekilde işe yarayabileceği üzerinde düşünün. Ama benim en önemli tavsiyem; tadını çıkarın! Sizi tutkulu yapan ve merakınızı cezbeden konularda yazın, okuyucular cevap verecektir.