USTALIĞIN ÜÇ YASASI
Ustalık Bir Zihniyettir.
Dweck’in bulguları, Motivasyon 2.0 ve 3.0’ın belirgin farklarıyla birebir uyum içinde. Tip X davranışı çoğu zaman zekâ konusunda bir varlık teorisini benimser, performans hedeflerini öğrenme hedeflerine tercih eder ve çaba göstermeyi, bir zayıflık işareti olarak kabul edip küçümser. Tip I davranışı, zekânın geliştirilebilir olduğunu, öğrenme hedeflerinin performans hedeflerinden önce geldiğini savunur ve çaba göstermeyi, önemli bir konuda performansı artırmanın yolu olarak görür. Bu zihniyetlerden biriyle yola çıkarsanız ustalaşmanız imkânsızdır. Diğeriyle yola çıkın, ustalık kesindir.
Ustalık Acı Çekmektir.
Akış kadar harika olsa da ustalığa giden yol –ilgilendiğiniz bir konuda günbegün daha iyi olmak– çevresi çiçek tarlalarıyla çevrili, üstünde gökkuşağı bulunan bir yol değildir. Öyle olsaydı daha fazla insan bu yolculuğa çıkardı. Ustalık, ıstırap verir. Kimi zaman, aslında çok zaman, hiç de eğlenceli değildir.
Ustalığın son yasasını anlamak için, biraz cebir, biraz da sanat tarihi bilmek gerekir;
Ustalık Bir Asimptottur. Ona yaklaşabilirsiniz. Üzerinde kanat çırpabilirsiniz. Ona çok ama çok yakınlaşabilirsiniz. Ustalığa tam anlamıyla erişmenizin yolu yoktur.
Ustalık asimptotu bir düş kırıklığı kaynağıdır. Hiçbir zaman elinizi değdiremeyeceğiniz bir şeye niye uzanasınız ki? Ama aynı zamanda bir cazibe kaynağıdır. Neden uzanmayasınız? Burada mutluluk, ona ulaşmakta değil, onun peşinden gitmekte yatar. Sonuçta, ustalık yakalanması zor olduğu için bizi cezbetmektedir.
Csikszentmihalyi’nin metodolojik icadını, ustalığa giden yolda siz de kullanabilir ve kendinize bir “akış testi” uygulayabilirsiniz. Bilgisayarınızda veya cep telefonunuzda bir alarm yaratın. Bir hafta boyunca rastgele kırk defa çalarak sizi uyarsın. Her alarmda yaptığınız işi, kendinizi nasıl hissettiğinizi ve bir “akış”ta olup olmadığınızı not edin. Gözlemlerinizi kaydedin, şablonlara bakın ve şu sorulara cevap arayın: • “Akış” duygusunu hangi anlar üretti? Neredeydiniz? Ne üstünde çalışıyordunuz? Yanınızda kim vardı? • Günün bazı zamanlarında daha fazla “akış dostu” oluyor musunuz? Bulgularınızdan yola çıkarsanız gününüzü nasıl yeniden yapılandırırdınız? • Kendinizi dünyadan kopuk, kafanız karışmış hissettiğiniz anları nasıl azaltır, optimal deneyimlerin sayısını nasıl artırabilirsiniz? • İşinizle veya mesleğinizle ilgili şüpheleriniz varsa, bu egzersiz size gerçek içsel motivasyon kaynaklarınız hakkında ne söyleyebilir?
“Büyük bir insan tek bir cümledir”
Belki sizin cümleniz şöyle bir şeydir: “Bugün mutlu ve sağlıklı birer yetişkin olan dört çocuk büyüttü.” Veya “İnsanların hayatını kolaylaştıran bir cihaz icat etti.” Veya “Karşılık beklemeksizin, ofisine giren herkesle aynı şekilde ilgilendi.” Veya “İki neslin çocuklarına okumayazmayı öğretti.” Amacınızı düşünürken büyük soruyla başlayın: Sizin cümleniz hangisi?
Dünden daha iyi miydim bugün?
SAGMEISTER’A ÇIKIN Tasarımcı Stefan Sagmeister, Tip I tarzı bir hayat sürmenin muhteşem bir yolunu buldu. Sagmeister, gelişmiş ülkelerdeki standart şablonu düşünmemizi istiyor. İnsanlar ilk yirmi beş yıllarını genellikle tahsil için, sonraki kırk yıllarını da çalışmak için harcıyor. Son yirmi beş yılları ise emeklilikle geçiyor. Bu değişmez şablon, tasarımcının düşünmesine yol açmış: Neden emeklilik çağımızdan beş yılı alıp çalıştığımız döneme katmıyoruz?
KENDİNİZE PERFORMANS DEĞERLENDİRMESİ YAPIN
Birkaç ipucu daha: • Hem küçük hem de büyük hedefler belirleyin ki kendinizi değerlendirme vakti geldiğinde bazı işleri tam anlamıyla başarmış olasınız. • İşinizin her boyutunun büyük hedeflerinize sizi nasıl ulaştıracağını anladığınızdan emin olun. • Kendinize karşı zulmedercesine dürüst olun. Bu egzersiz, performansınızı artırmak ve ustalığa ulaşmanızı sağlamak amacını taşıyor. Ders almak yerine başarısızlıklarınızı haklı görmeye, onların üstünü örtmeye çalışırsanız zamanınızı heba ediyorsunuz demektir. Eğer böyle solo takılmak size göre değilse, iş arkadaşlarınızdan küçük bir grup oluşturun ve kendinize performans değerlendirmesi yapın. Arkadaşlarınız için gerçekten önemliyseniz, size gerçeği söyleyecekler, açık ve net konuşacaklardır. Patronlar için son bir soru: Allah aşkına, neden çalışanlarınızı bunu yapmaları için teşvik etmiyorsunuz?
KARTI ÇEKİN, DERTTEN KURTULUN
1975 yılında yapımcı Brian Eno ile ressam Peter Schmidt, bir işin acilen tamamlanması gerektiği durumlarda ortaya çıkan stres ve baskıyı yenmelerini sağlayan stratejilerin üzerine yazılı olduğu yüz adet karttan meydana gelen bir paket hazırladı. Her kartta, sizi zihinsel bir çıkmadan kurtaracak, tek cümlelik, çok zaman esrarlı bir soru ya da ifade bulunuyordu. (Örnek: En yakın arkadaşınız ne yapardı? Hatanız aslında gizli niyetinizdi. En basit çözüm nedir? Tekrar, aslında bir tür değişimdir. Kolay olandan sakınma kendini.) Diyelim ki bir proje üzerinde çalışıyorsunuz ve engellendiğinizi düşünüyorsunuz. Desteden bir Oblique kartı çekin. Kontrol edemediğiniz kısıtlamalara karşı bu beyin bombaları, zihninizi açık tutmanın harika bir yolunu sunuyor.
Dweck, sabit zihniyetten büyüme zihniyetine geçmek için üç öneride bulunuyor: • Sabit zihniyetinizin, dayanıklılığınıza zarar verme ihtimali olan sesine kulak kabartın. • Zorluklara yolunuza çıkan engeller olarak değil, kendinizi geliştirmenizi sağlayacak fırsatlar olarak bakın. • Büyümenin dilini kullanın. Mesela, “Bunu şu anda yapabileceğimden emin değilim ama zaman ve çaba göstererek öğrenebileceğimi düşünüyorum” şeklinde konuşun.
Motivasyon konusunda bilimin bildiği ama iş dünyasının yaptığı arasında büyük bir uçurum var. Halihazırda –harici motivasyon unsurlarına, ödül-ceza anlayışına dayalı– şirketlerin kullandığı işletim sistemi işe yaramadığı gibi çok zaman zarar da veriyor. Bu sistemi terfi ettirmek lazım. Bilim bize bu konuda yol gösteriyor. Bu yeni yaklaşımın üç ana bileşeni var: (1) Özerklik –hayatımızı yönetme arzusu; (2) Ustalık – önemli bir konuda sürekli daha iyiye gitme dürtüsü; (3) Amaç – her şeyi kendimizden daha büyük, daha yüce bir şey için yapma isteği.
Ödül ve Ceza Sisteminin (Genelde) İşe Yaramamasının Yedi Nedeni Ödül ve ceza sistemi ile üçüncü güdümüz kafa kafaya geldiğinde tuhaf işler olmaya başlar. Gelenekselleşmiş olan şartlı ödüller istediğimizden daha azını verir. İçsel motivasyonu ve performansı düşürür, yaratıcılığı baskılar ve iyi davranışları azaltır. Üstelik istemediğimiz şeyleri bize daha çok verme ihtimali de vardır. Gayri ahlaki davranışları teşvik edebilir, bağımlılıklar yaratabilir ve kısa erimli düşünmeye sevk edebilir. Bunlar, mevcut işletim sistemimizin içindeki hatalardır.
Ve İşe Yaradığı Özel Durumlar Ödül ve ceza sistemi her zaman kötü değildir. Kural tabanlı, rutin işlerde etkili olabilir, çünkü bu tür işlerde öldürebileceğiniz çok az içsel motivasyon unsuru ve yaratıcılık söz konusudur. Ödülü verenler, çalışanlarına, yapılan işin neden yapılması gerektiğine dair bir gerekçe sunuyorsa, işin sıkıcı olduğunu itiraf ediyorsa ve çalışanlara işlerini yapma konusunda özerklik tanıyorsa bu ödül sisteminin etkisi daha da artabilir. Rutin olmayan, kavramsal işlerde ödüller daha tehlikelidir; özellikle de şartlı olanlar. Ama sürpriz ödüller, bir iş tamamlandıktan sonra beklenmedik bir şekilde ve tekrarlanmayacak şekilde verilenler kimi zaman yaratıcı, sağ beyin tarafından yapılan işler söz konusu olduğunda ve bilhassa kişinin performansına dair yararlı bilgiler de sunuyorsa fayda sağlayabilir.
Tip I ve Tip X Motivasyon 2.0, Tip X davranışına dayanır. Tip X davranışı, içsel arzulardan ziyade harici arzularla beslenir. Bir eylemi yapmaktan dolayı alınan keyifle işi olmaz. O daha çok eylemin sonucunda elde edilecek harici ödüllerle ilgilenir. Motivasyon 3.0 işletim sistemi, yirmi birinci yüzyıl iş dünyasının gereksindiği koşulları sağlayan bir üst sürümü ifade eder. Onun dayanağı ve gıdası Tip I davranış kalıbıdır. Tip I davranış kalıbı, bir eylem sonucunda elde edilecek harici ödüllerden ziyade o eylemin vereceği keyfe, hazza bakar. Profesyonel başarı ve kişisel anlamda kendimizi gerçekleştirme hedeflerimiz için kendimizi ve meslektaşlarımızı Tip X’ten Tip I davranış kalıbına geçirmemiz gerekir. Neyse ki Tip I, doğuştan değil, sonradan öğrenilen bir davranış şeklidir. Ve Tip I davranış kalıbı, performansınızı artırmakla kalmaz, sağlığınızı ve esenliğinizi de güçlendirir.
Bu yazı Gamfed Türkiye gönüllüsü Elif Yılmaz tarafından kaleme alınmıştır.