Aşık atalım mı ?
Bugün yaygın olarak kullanılmakta olan “aşık atmak” ve “cuk oturmak” deyimleri aşık oyunun sözlü kültüre olan katkısıdır.Günlük hayatta bu deyimleri sıkça kullanıyoruz ama Aşık nedir biliyor muyuz?
Haydi gelin göz atalım..
Koç, koyun, keçi gibi küçük baş hayvanların arka ayak bileklerinden çıkarılan dikdörtgen biçimli, dört farklı yüzü olan kemiğe aşık, bununla oynanan oyuna “aşık oyunu” adı verilir.
Çatalhöyük kazılarında ele geçen, geçmişinin neolitik çağa (M.Ö 7000 – M.Ö 5000) kadar dayandığı bilinen aşıktan Dede Korkut Masallarında ve Divan-i Lügat-it Türk’te söz edilmektedir. Anadolu Medeniyetleri Müzesinde Gaziantep Karkamış’ta bulunan, M.Ö. 717-691 yıllarına ait bir Geç Hitit dönemi kabartmasında Kral Araras’ın çocukları aşık oynarken betimlenmiştir.
Aşıklar, cam bilyelerin olmadığı dönemlerde bilye gibi kullanılmış ve bu kullanım günümüze kadar sürmüştür. Eski dönemde Aşık oynarken, yaşlılar çocuklara hikayeler anlatır, ahlak ve sözlü edebiyat (hikaye, masal, atasözleri ve deyimleri v.b.) birikimlerini aktarırlarmış. Kuşaklar arası bu yakınlaşma aşık oyununu çok sevilen ve eğlenceli bir oyun haline getiriyormuş. Genelde oyuncuların tamamı çocuk olsa da evin en yaşlılarından birinin çocuklarla oynaması tercih edilirmiş.Ne kadar eğlenceli değil mi?
Ayrıca her yüzünün farklı olması nedeniyle bazı oyunlarda zar olarak da kullanılmıştır. Geçmiş dönemlerde, savaşı kimin kazanacağını tahmin etmek ve düğünlerde masrafların kız ya da oğlan taraflarından hangisince karşılanacağını belirlemek için aşık atılması örnek olarak verilebilir.
Şimdi Aşık Atmanın tam zamanı!
Aşık Nasıl Oynanır?
Küçük ve büyükbaş hayvanların eklem kemikleriyle oynanan aşık oyunu yalnızca çocuk oyunu olarak sınıflandırılmamakta, bu oyunu çocukların yanı sıra büyükler hatta yaşlılar da oynamaktadır. Orta Asya ve Anadolu’da aşık oyununun bilinen ve en fazla oynanan türü “aşık atma” oyunudur.
Aşık atma oyunu, beş ya da daha fazla kişiyle oynanabilmektedir. Aşık oyunun oynanışı; oyunculara ait farklı renklerdeki aşık kemiklerinin (genelde dörder kemik) 14 metre genişliğindeki dairesel bir alanın ortasına kümelenmek suretiyle, dairenin dışından büyük aşık kemiğinin fırlatılmak suretiyle ortaya dizilen aşıkların çemberin dışına itilmesi mantığına dayanmaktadır. Bu oyunda ortadaki aşık kemikleri vurularak, çizilen halkanın dışarısına çıkarılmaya çalışılır. Çıkarılan kemikler, başarılı atış yapan oyuncu tarafından ütülür. Bu oyun tüm kemiklerin, halkanın dışarısına vurularak çıkarılmasıyla son bulur. En başarılı atışı yaparak en çok kemiği dairenin dışına çıkaran oyuncu galip gelir ve dışarı çıkardığı tüm aşık kemikleri kedisinin olur. Bu oyun Orta Asya’da yaygın olduğu gibi Anadolu’da da oynanmaktadır ve oyuncuların birbiriyle baş etmesinin yada kişilerin bir birine üstün gelmesi gibi anlamlara gelen “aşık atmak” deyiminin çıkış noktası da bu oyundur. Günümüzdeki kullanımı “sen benimle aşık atamazsın” (sen benimle baş edemezsin) şeklindedir. Aşık oyununa 11. Yüzyılda yazılan Kaşgarlı Mahmud’un Divanü Lugati’t-Türk adlı eserinde bahsedildği gibi; aynı zamanda Dede Korkut’ta ve çok daha eski olan Manas Destanı’nda da sıkça karşımıza çıkmaktadır. Anadolu’da aşık oyunu son yüzyıllarda misket, bilye, gülle gibi oyunları da çıkış noktasını oluşturmuştur.