GERİBİLDİRİM, PUAN VE BAĞLILIK
Son yıllarda müzik severlerin çokça tercih ettiği, dillerinden düşürmedikleri bir girişim Spotify. Kullanıcıların tercih etmesine sebep bir çok özelliği mevcut. Müzik zevkine özel sonsuz öneri alabildiğiniz ve keşifler yapmanıza olanak sağlayan bir uygulamadır.
Spotify’ın yılın sonuna yaklaştığımız Aralık ayında kullanıcılarına kişiselleştirmiş analizler ve geribildirimler sunması oldukça popüler hale geldi. Çeşitli sosyal medya platformlarında, kullanıcıların Spotify’dan aldıkları bu analizleri hesaplarından paylaştıklarını görüyoruz. Birçok insan birbirinin analizini merak etmese de biz kendi çıktılarımızı görmek istiyor ve ilgiyle inceliyoruz. Peki neden ? Neden bir istatistik analizi okumak bizi sıkan, boğan bir iş halini alırken spotify analizini okumak için heyecanlanıyoruz? Cevabı kendimizde! Yani çokça psikoloji, biraz oyunlaştırma biraz da eğlence… Öncelikle müzik dinlemek çoğu insanın keyif alarak yapığı bir eylemdir. Müzik dinlemek duygusal anlamda bizi etkiler. Hatta sanat türleri arasında en hızlı duygu akışını sağlayabilenlerdendir. Böyle olunca, dopamin ve çeşili hormonların salgılanmasında yardımcı olduğu göz önüne alınırsa müzik dinlemek başlı başına ödülendirici (rewarding) bir eylemdir. Günümüzde kullandığımız cihazlar ve yazılımlar sayesinde bu duygusal süreci en keyifli, çeşitli, geliştirilebilir hala getirenler favorilerimiz oluyor. Bu noktada da Spotify ‘ ın bir çok bağlayıcı özelliği ön plana çıkıyor. Tabii bu yazıda ele alacağımız nokta ise yıllık analizleri. Yukarıdaki sorumuza geri gelelim neden mali bir rapor incelerken sıkılıyoruz da Spotify raporunu incelemekten keyif alıyoruz, şaşırıyoruz? Öncelikle varsayalım ki incelemekte olduğumuz mali rapor var bu rapor büyük bir olasılıkla bizimle ilgili olmayacaktır. Kendimizle ilgili olan şeyler ilgimizi daha çok çeker. Spotify’ın bize sunduğu raporların kişiselleştirilmiş olması yani her kullanıcının yıl boyunca en çok dinlediği müzik tarzından tutun da kaç kez dinlediğini hangi sanatçıyı ya da hagi albümü en çok dinlediğine kadar kişinin zevklerini ortaya çıkaran bu analizler bize aitlik hissini verir. İkincisi ise başarma olgusudur tabii ki. Spotify bize en az dinlediğiniz türü ya da sanatçıyı sunmuş olsaydı , en çok dinlediğiniz sanatçıyı öğrendiğiniz kadar sizi heyecanlandırmayacaktı sebebi ise yaptığınız eylemin (bir şarkıyı, albümü sürekli dinlememiz) bir başarı olarak gösterilir. Hem de yüksek puanlar (score) ile de desteklenir. Öyleyse skorlara bir göz atalım. Skorlar her ne kadar yapılan işin kanıtı veya başka işlerin kanıtları ile kıyaslama yapabilmek için kullanılsa da söz konusu durumumuzda müzik dinleyerek bir karşılaşmaya girmiyoruz veya kendimizi birilerine ispat etmeye çalışmıyoruz. Yinede buradaki rakamlar “yaptığımız” eylemin matematiksel dönüşümü ile gerçekçiliğini ve önemini vurguluyor. Yani en azından biz bu şekilde düşünüyoruz. Önünümüzdeki yıl Türkçesi basılacak olan “Infinite Gamification” kitabının yazarı oyunlaştırma uzmanı ve yazar Toby Beresford kitabında puanlardan şu şekilde bahsediyor;
“Puanlar, kendimize anlattığımız en önemli hikayelerin merkezinde yer alır.”
Hem başkası ile yarışmıyoruz ki yok sen onu bu kadar dinledin ben şunu bu kadar dinledim diye… O zaman? Puanlar bazen kendimizi kendimize ispat etmenin bir yoludur.
Biz insanlar skorları severiz ve sayı ne kadar büyükse tatminimiz de o yönde artar. (Tersi durumlarda gerekli analitik zekamızı zaten kullanırız, kullanamıyorsak sıkıntılı bir durum mevcut demektir. ) Konumuza geri gelirsek yıllık özetlerdeki bu puanlar aslında şirketlerin hali hazırda edindiği verilerdir, günlük, haftalık, aylık, yıllık… Bunun kullanıcı tarafına sunulması ise sosyal medyanın dayanılmaz “sosyalleşme” ilkesi dolayısıyla bir marka reklamına dönebilmektedir.
Bunun yanı sıra özet coverlarında kullanılan pozitif dilden de bahsedelim. Bu iş tıpkı oyunlarda gördüğümüz gibidir; bir level atlarsınız ve hoop sizi tebrik eden kocaman bir yazı yıldızlar, balonlar vs. eşliğinde ekranınızda belirir! Spotify analizlerinde de bu şekilde yıl içinde bize yapmadıklarımızdan ziyade “yaptıklarımızı” kutlayan bir tavırla sunan tasarımlar bizde uygulamaya ve kullanımına karşı olumlu etkiler bırakıyor. Hatta öyle ki bu etki uygulamayı kullanmaya devam etmenizi ve başkalarına önermenizi bile sağlayacak alt yapıyı oluşturuyor.
Son olarak feedback (geribildirim).Bütün bahsettiğimiz olgular aslında uygulamanın kullanıcıya sağladığı geribildirimi oluşturan maddelerdir. Geribildirimler içerisinde olduğumuz herhangi bir süreci iyileştirmek için kullanılır ve bunu çeşitli yollarla yapabilir. Şuana kadar nasıl ilerledik? Neyi eksik yaptık? Neyi yapmaya ihtiyacımız var? Bu gibi soruları cevaplayan bir karakteri vardır geribildirimin. Ancak müzik dinlemek gibi keyif veren, estetik algı ile çalışan bir eylem için geri bildirim almaya ihtiyaç duymayız. Bizim için bu eylem sürecinde sosyalleşebilmek ve dahasını keşedebilmek önemlidir. Aynı müzik zevkine sahip insanları ve damak tadımıza layık nice sanatçı ve albümü keşfedebildiğimizde ana fonksiyon zaten çalışıyor demektir.

Yazar: İrem Yıldız- Yıldız Teknik Üniversitesi İngilizce öğretmenliği mezunu olan Yıldız 2017’de ilk GamFed Türkiye organizasyonunun eş koordinatörlüğünü yaptıktan sonra sırasıyla GamFed Türkiye ekibinin konferans, hackathon ve eğitimlerinin yayılmasında ve gelişmesinde katkıda bulundu. Yıldız, halen GamFed Türkiye üyesi olup şu sıralar oyunlaştırma, yabancı dil eğitimi, felsefe ve eğitim teknolojileri konularında kendisini geliştirmekte ve çalışmalar yapmaktadır.